Atçılık denince akla ilk olarak yarışlar gelse de, sektörün çok daha geniş ve emek isteyen bir yapıya sahip olduğunu söyleyen eski at sahibi Oğuzhan Türkcan, sektördeki zorluklara ve gelişime açık alanlara dikkat çekti.

“AT BESLEMEK BİR HOBİ DEĞİL, BİR SORUMLULUK”

Türkcan, at sahipliğinin yalnızca maddi değil, ciddi bir bilgi birikimi ve zaman gerektiren bir süreç olduğunu belirtti. “Bir atın bakımı, beslenmesi, sağlık kontrolleri ve antrenmanları başlı başına profesyonellik istiyor. Sektöre dışarıdan bakanlar sadece yarış günlerini görüyor ama arkasında gece gündüz süren bir emek var” dedi.

YETİŞTİRİCİLİK DESTEĞİ YETERSİZ

Atçılık sektöründe özellikle yetiştiriciliğin daha fazla desteklenmesi gerektiğini söyleyen Türkcan, “Türkiye’de at yetiştiricileri birçok zorlukla karşı karşıya. Kaliteli yem, veteriner hizmeti ve barınak maliyetleri her geçen gün artıyor. Devlet desteği sınırlı kaldığında, küçük yetiştiriciler bu sektörden çekilmek zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

GENÇLER SEKTÖRDEN UZAKLAŞIYOR

At sevgisinin genç nesillerde azaldığını da dile getiren Türkcan, “Eskiden at çiftliklerinde çalışmak ya da antrenörlük yapmak gençler arasında cazip bir meslekti. Bugün ise hem ilgi azaldı hem de sektörün ekonomik olarak cazibesi düştü. Bu gidişle, gelecek yıllarda nitelikli at bakıcıları ya da seyis bulmak bile zorlaşabilir” uyarısında bulundu.

“ATÇILIK KÜLTÜRDÜR, YAŞATILMALI”

Türkcan sözlerini şöyle tamamladı: “Atçılık, Türk kültürünün en köklü alanlarından biri. Bu sadece bir spor ya da hobi değil; aynı zamanda tarihimizle, doğayla ve hayvan sevgisiyle kurduğumuz bağın bir yansıması. Sektöre hak ettiği değer verilirse, hem ekonomik hem kültürel olarak kazanç sağlanabilir.”

Muhabir: Elif Aybike Demir