Haber: Esma Turan

(MUĞLA) - Muğla’da Nitelikli Doğal Sit Alanı’nda bulunan Akyaka Orman Kampı’ndaki doğal doku tahribatı, toprak örtünün yerine parke taşı döşeme, ağaç kesimi ve altyapı çalışmaları vatandaşların tepkilerine neden oldu. Gökova Ekolojik Yaşam Derneğinden Serdar Denktaş “Bu alandaki hukuk dışı faaliyetler, işgaller, tahribatlar yeni değil aslında. 2013 yılında burası ilk özelleştirildiğinde Muğla Vakfı'na 10 yıllığına kiralanması ile başladı. O dönemde yaptıkları ilk hukuksuzluk, kıyı alanı tamamen ticari işletmelerle dolduruldu ve Kıyı Kanunu'na aykırı olarak oralar ticari alana dönüştürüldü” dedi. 

Ula ilçesine bağlı Akyaka Mahallesi’nde bulunan Gökova A Tipi Mesire alanı ve Nitelikli Doğal Sit Alanı’ndaki Akyaka Orman Kampı, 2013'ten bu yana Muğla Valiliğine bağlı Muğla Vakfı tarafından Orman Genel Müdürlüğünden kiralanarak işletiliyor. Kampın, 2032'ye kadar uzatılan işletme sözleşmesi bulunuyor.

Kamp alanında önceki aylarda konaklama yerlerinin tamamında beton kilit taşlar döşenmeye, mıcır dökülerek yollar oluşturulmaya başlandı. Muğla Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı tarafından da iki ihale ile kanalizasyon ve elektrik altyapısını yenileme ve 7 bin metrekare büyüklüğünde bir otopark alanı oluşturma çalışmaları başlatıldı.

Dava açıldı

Gökova Ekoloji Meclisi ise ekosistemin tahrip edildiği gerekçesiyle Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği ve 11 yurttaşla birlikte 18 Nisan 2025'te Muğla 4. İdare Mahkemesinde alanın bağlı olduğu kurum olan Muğla Orman İşletme Müdürlüğüne dava açtı. Davacılar, sözleşmenin iptalini ve çalışmaları durdurulmasını talep etti.

İmza kampanyası başlatıldı

Çevreciler ve bölge sakinleri tarafından 22 Nisan 2025 tarihinde kamp alanında forumlar düzenlenmeye ve bölgede eylemler yapılmaya başlanırken, kamp alanındaki faaliyetlerin durdurulması için ıslak imza kampanyası ile birlikte change.org'da da kampanya başlatıldı.

“Kamu faydası yok”

Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneğinden Neşe Yüzak, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, kampta ciddi tahribat yaşandığını belirtti. Kampın, doğal sit alanı olduğunu ifade eden Yüzak, tarihi ve kültürel değeri de bulunduğunu kaydetti.

Sezonun başlamasına yakın günlerde kampta bazı işlemler yapıldığını gördüklerini anlatan Yüzak, bunun üzerine Akyaka ile ilgilenen üç dernek ve Slow Food Gökova Birliğinin çalışmalara başladığını ifade etti. Yüzak, alanı gezdiklerinde toprak dokusunun tahrip edildiğini, enerji hatlarının çekildiğini, hemen hemen her yere elektrik panolarının konulduğunu, büyük alanlarda kanalizasyon kazısı yapıldığını ve otopark için ormanın tahrip edildiğini gördüklerini belirterek, şunları söyledi:

"Alana geldiğimizde otopark alanındaki bütün ağaçlar iş makineleri ile yok edilmişti. Bunun üzerine orman parkını daha çok merceğe aldık. Gördük ki hiçbir orman kampında olmadığı kadar tahribata uğrayan bir doğa var. Çok güzel bir yerde, çok değerli doğa manzarasına sahip Gökova Körfezi gibi bulunmaz bir alan, insanların kıyıya geçişleri ile ilgili sorunlar yaşadığı bir alan olmaya başlamıştı. Aynı zamanda bu kampın içinde bir kültürel alan var ve bir bazilika var. Muhtemelen kazısı finansman bulunamadığı için yapılamayan bu bazilikanın olduğu yer, bir yerleşim alanı ve muhtemelen de limanı var. Bunların hepsi göz ardı edilerek çok büyük bir yapılaşmaya gidilmiş bir kamp burası. Bu anlamda Özel Çevre Koruma (ÖÇK) değerleri korunmadığı için biz bunun kamu faydasının olmadığını ve bir Muğla Orman Vakfının hiçbir şekilde izinsiz bunları yapmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Bunun da hukukla takibini yapacağız.”

"Muğla Vakfı işletmeleri üçüncü kişilere kiralayarak daha çok para kazanmanın derdine düştü"

Gökova Ekolojik Yaşam Derneğinden Serdar Denktaş ise kampın 2013’te özelleştirilmesiyle birlikte kıyı alanlarının ticari işletmelere açıldığını belirterek, şöyle konuştu:

“Bu alandaki hukuk dışı faaliyetler, işgaller, tahribatlar yeni değil aslında. 2013 yılında burası ilk özelleştirildiğinde Muğla Vakfına 10 yıllığına kiralanması ile başladı. O dönemde kıyı alanı tamamen ticari işletmelerle dolduruldu ve Kıyı Kanunu'na aykırı olarak oralar ticari alana dönüştürüldü. Kıyı Kanunu, ‘Bütün kıyılar halkın ücretsiz, eşit şekilde yararlanma hakkının olduğu alanlardır’ diyor ama şu an oraya para vermeden, kıyıdan yararlanma imkanınız yok. Muğla Vakfı oradaki işletmeleri üçüncü kişilere kiralayarak daha çok para kazanmanın derdine düştü. Kamp alanının her yerini, gördüğünüz gibi betonlaştırarak yeni karavan alanları, çadır alanları tesis ediyor. Bu gördüğünüz alanda 2013 yılından önce piknik masaları vardı, insanların burada doğal yapı üzerinde, kuş seslerini de duyarak piknik yapabildiği bir alandı burası ama şimdi artık her santimetrekaresinden para kazanma derdine düştüler ne yazık ki. Bütün bu yapılanlar aslında buranın koruma statüsüyle de uygun değil. Burası nitelikli koruma alanı. Dolayısıyla burada sadece insanların kullanım hakkı olan bir yerden söz etmiyoruz, doğal yaşamın da varlığını sürdürmesi gerekiyor. Yani bu alan aynı zamanda yaban hayatın beslenme, barınma ve üreme alanı. Dolayısıyla onları tahrip ederek, kullanım alanına dönüştürmek koruma hükümlerine aykırı. Biz bütün bunları söz konusu ederek ve dava açtık. Muğla Vakfının sözleşmesinin iptal edilmesini istiyoruz.

“Her geçen gün yeni bir tahribatla karşılaşıyoruz”

Buradaki yasa dışı uygulamalardan sadece Muğla Vakfı sorumlu değil. Bu alanın bağlı olduğu kurum Orman İşletmesi. İşletmenin de denetleme görevi var. Burada yapılanların da sözleşmeye aykırı olmaması gerekiyor. 2013'te yapılmış o sözleşme bizim elimizde ve tamamen sözleşmeye de aykırı faaliyetler yürütülüyor. Orman İşletmesi de bunlara göz yumarak burada işlenen suçlara ortak oluyor. Biz yüze yakın dilekçe verdik Orman İşletmesine ve bunların hiçbirine cevap alamadık ne yazık ki ve davamızı açtık. Sözleşmenin iptalini istiyoruz ve yürütmenin bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Çünkü her geçen gün yeni bir tahribatla karşılaşıyoruz. 7 bin metrekarelik bir otopark yapma sevdasına kapıldılar. Ağaç altı dokusu tahrip edilerek, genç ağaçlar iş makineleri ile tahrip edilerek, 7 dönümlük alan açılmış ve bunun da ihalesini yaptılar. Bunun ihalesini Muğla Valiliğine bağlı Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı yaptı. Dolayısıyla burada en sorumlu kurum valiliktir."

“Sit alanları değiştirildiğinde anlayın ki arkasından talan gelecek”

Avukat Arzu Alper de “Burası Özel Çevre Koruma Bölgesi, 2. derece doğal sit alanı. Öncesinde 1. dereceydi, sonra derecesi değiştirildi. Zaten derecesinin değiştirilmesi demek, oranın işgaline hazırlık demektir. Bir yol yapılması burada işgale hazırlık demektir. Bütün baktığımız çevre davalarında yollar yapıldığında, sit alanları değiştirildiğinde anlayın ki arkasından talan gelecek, yağma gelecek. Ben bunu bütün baktığım davalarda gördüm. Aynı zamanda burada sit alanı var ama henüz tescil edilmemiş. 2006'da burası tescil edilsin diye Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu karar almış ancak tescil edilmemiş. Çünkü tescil edildiğinde yağmaya, talana kapalı hale geliyor. 40'a yakın ağacı kestiler, şikayet edildi. Şikayetten sonra Orman Müdürlüğü dedi ki ‘Bu ağaçlar devriliyordu, zarar veriyordu’ ama bakın güya devrilen ağaçların olduğu yerlere betonlar döşendi. Orada aynı zamanda endemik bitkiler var. Burasının her şekilde korunması lazım” diye konuştu.

 

Kaynak: ANKA