25 yıldır çiçekçilik yapan Zehra Özer, her demet çiçeğin ardında bir hikâye, her rengin ardında bir anlam olduğunu söylüyor. İstanbul’un Kadıköy ilçesinde küçük ama renkli dükkânında hizmet veren Özer, çiçekçiliğin sadece estetik bir iş değil, aynı zamanda sabır, sevgi ve iletişim işi olduğunu vurguluyor.

"ÇİÇEKLER DUYGULARI ANLATIR"

Zehra Özer’e göre, insanlar bazen kelimelerle ifade edemedikleri duyguları çiçeklerle anlatmayı tercih ediyor. “Bir demet papatya bazen bir özürden daha etkilidir. Kırmızı gül aşktır, sarı lale vefadır. İnsanların duygularına tercüman olmak için çiçekleri iyi tanımak gerekir” diyor.

MEVSİME GÖRE ÇİÇEK SEÇİMİ ÖNEMLİ

Çiçek seçiminde en çok yapılan hatalardan birinin, mevsimi dikkate almamak olduğunu belirten Özer, “Her çiçeğin açma zamanı farklıdır. Mevsim dışı çiçek istemek hem maliyeti artırır hem de dayanıklılığı düşürür. Örneğin kasım ayında ortanca istemek zordur, ama krizantem bol bulunur” diye ekliyor.

“BİR ÇİÇEKÇİ SABIRLI VE HİKÂYECİ OLMALI”

Zehra Özer çiçekçiliği “duygularla çalışan bir zanaat” olarak tanımlıyor. “Müşteri gelir, sevgilisiyle barışmak ister, mezara çiçek götürür, yeni doğmuş bir bebeğe kutlama yapar… Her buket, bir ruh halinin yansımasıdır. Çiçekçiliği sadece satış olarak gören bu işi yapamaz” diyor.

ŞEHİRLİLER DOĞAYA HASRET

Son yıllarda iç mekân bitkilerinin satışında ciddi bir artış olduğunu söyleyen Zehra Özer, “İnsanlar artık doğayı evine taşıyor. Sukulent, kaktüs, devetabanı gibi bitkiler çok popüler. Şehir hayatı içinde biraz yeşile dokunmak istiyorlar” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Ceren Demirbüken Ateş