(ANKARA) - Facebook ve Instagram’ın çatı şirketi Meta, Illinois’teki bir nükleer santrali yeniden devreye sokmak üzere Constellation Energy ile 20 yıllık bir anlaşmaya imza attı. Anlaşmanın amacı yapay zekanın artan enerji iştahını karşılamak. Yapay zekanın son yıllarda beklenmedik bir hızla yaygınlaşması, teknoloji devlerinin uzun süredir üzerinde çalıştığı temiz enerji geçiş planlarını alt üst etti.
ABD Enerji Bakanlığı’nın geçen yıl sonunda yayımladığı rapora göre, ülkedeki veri merkezlerinin elektrik ihtiyacı son 10 yılda üç katına çıktı ve 2028 yılına kadar bu ihtiyacın tekrar iki ya da üç kat artması bekleniyor. Amazon, Google ve Microsoft gibi diğer teknoloji devleri de karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla, nükleer enerji dahil çeşitli temiz enerji kaynaklarına yönelmiş durumda. Ancak, nükleer enerjinin teknoloji endüstrisinin elektrik talebini karşılaması yıllar sürmesi bekleniyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) nisan ayı raporuna göre, ABD’deki veri merkezlerinde tüketilen elektriğin büyük bölümü doğalgaz ve kısmen kömür gibi fosil kaynaklardan sağlanıyor. Yapay zekaya yönelik talebin artmasıyla birlikte, gelecek yıllarda elektrik arzının en büyük bölümünün doğalgaz santrallerinden gelmesi bekleniyor. Ancak doğalgaz, ucuz ve güvenilir bir kaynak olsa da iklim krizini derinleştiren sera gazı salınımları bakımından büyük bir yük oluşturuyor.
IEA’ya göre, ABD’deki veri merkezlerinde kullanılan elektriğin yalnızca yüzde 24’ü güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir kaynaklardan, yüzde 15’i ise nükleer enerjiden geri kalan büyük bir bölümü ise fosil yakıtlardan sağlanıyor. Meta, uzun vadede nükleere yönelmeyi hedeflese de kısa vadeli planlarında doğalgaz hala ön planda. ABD’nin en büyük enerji sağlayıcılarından biri olan Entergy, Meta’nın Louisiana’da kuracağı büyük veri merkezi kompleksine enerji sağlamak için doğalgazla çalışan santraller inşa ediyor.
Yapay zeka çağı nükleer enerjiyi geri getirdi
Son yıllarda nükleer enerji, artan güvenlik endişeleri, yüksek yatırım maliyetleri ve nükleer atıkların depolanması gibi sorunlar nedeniyle küresel ölçekte popülerliğini büyük ölçüde kaybetti. Almanya başta olmak üzere bazı ülkeler nükleer enerjiden tamamen çıkma planlarını katı bir şekilde uygularken kamuoyunda da nükleer enerji türüne olan destek ciddi şekilde azaldı.
Ancak fosil yakıtlar gibi sınırlı doğal kaynaklara doğrudan bağımlı olmamasıyla da cazip hale gelen nükleer enerjinin güvenliği tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Radyoaktif sızıntıların geçmişte Çernobil ve Fukuşima gibi felaketlerle geniş alanlara yayılması, çevresel yıkıma ve ciddi sağlık sorunlarına yol açmışken, nükleer tesislerin savaş, terör saldırısı veya siber saldırılar gibi güvenlik tehditlerine açık olması nükleer enerji tesislerine ilişkin risklerin başında geliyor. Binlerce yıl boyunca çevre ve insan sağlığı için tehdit oluşturabilen radyoaktif atıkların güvenli şekilde depolanmaması ve yönetilmemesi riskleri artıran bir etken.
Yapay zeka neden bu kadar enerji tüketiyor?
Bir yapay zeka sohbet robotunu oluşturmak büyük bir hesaplama gücü gerektiriyor. Bu süreçte eğitim ya da ön eğitim adı verilen işlem, AI sistemlerinin devasa veri kümelerindeki örüntüleri öğrenmesini içeriyor. Bu işlem, çok sayıda işlemi eş zamanlı yürütebilen özel bilgisayar çipleri, genellikle grafik işlemciler (GPU) ve bu çiplerin iletişimde olduğu cihaz ağları gerektiriyor.
AI modeli eğitildikten sonra bile, bir belge oluşturmak ya da görsel üretmek gibi görevlerde çıkarım (inferencing) yaparken sürekli enerji harcıyor. Yeni veriyi analiz ederken, daha önce öğrendiği bilgileri kullanarak sonuç üretiyor.
Tüm bu işlemler ciddi miktarda elektrik tüketirken aynı zamanda yüksek ısı açığa çıkıyor. Veri merkezlerinin bu sistemleri soğutmak için harcadığı enerji de ek bir yük oluşturuyor. Bu nedenle işletmeciler genellikle klimaların yanı sıra su pompalamaya dayalı soğutma yöntemlerine yöneliyor.