Haber: Osman BEKAR

(AYDIN) - Aydın’ın Bozdoğan ilçesi Alamut Mahallesi’nde hayvancılıkla uğraşan Burcu Kaya, üreticinin içinde bulunduğu zorlukları anlattı. Kaya, yem fiyatlarındaki artışın süt gelirleriyle karşılanamadığını belirterek, "Bir kilo yemle bir kilo süt denk gelmiyor, ne yapacağımızı şaşırdık" dedi.

Eşiyle birlikte hayvancılıkla uğraşan Burcu Kaya, ineklerine çocukları gibi baktıklarını ancak masrafların her geçen gün arttığını söyledi. Yem fiyatlarının sürekli arttığını ancak süt fiyatlarının yerinde saydığını vurgulayan Kaya, yaptıkları işin sürdürülebilirliği kalmadığını belirtti. 

Süt fiyatları ile yem fiyatları arasında denklik sağlanmadığını ifade eden Kaya, şöyle konuştu:

"Çiftçilik yapıyoruz. Kendi üretimimizi kendimiz gerçekleştiriyoruz. İneklerimize de kendimiz baktığımız için süt için kullandığımız yem parası, süt parasını karşılamıyor. Gelirimiz çok düşük, mazot fiyatları çok yüksek. İneklerimize kendi çocuklarımız gibi bakıyoruz, severek büyütüyoruz. Ama bir kilo yemle bir kilo süt arasında denklik sağlanamıyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. 'Süt fiyatına zam geliyor' diyorlar ama zamdan önce yem fiyatları artıyor. Süt fiyatları sabit kalıyor. Üretici kazanmıyor. Bunun bir an önce çözüme kavuşmasını istiyoruz. Günlük ortalama 200 kilo süt elde ediyoruz; sabah 100 kilo, akşam 100 kilo. Ucu ucuna denk geliyor. Kendi emeğimizi saymazsak ancak başa baş. Süt parasıyla yem ve ot masraflarını karşılamaya çalışıyoruz. Sürekli bir döngü içerisindeyiz."

“Hayvanı kesime gönderemiyoruz”

"Hayvanlarımızı kesime gönderemiyoruz çünkü başka hiçbir gelirimiz yok" diyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sadece inekçilik yapıyoruz. İnek ve süt parasıyla geçiniyoruz. Bir buzağı satarsak, işte o zaman biraz kazancımız oluyor. Böyle giderse hayvanlarımızı zamanla bitireceğiz. Başka bir seçeneğimiz yok. Elimizden geldiğince hayvancılığı sürdürmeye çalışıyoruz. Mesela bir bakıcı tutmak istesek, yok. Olsa da çok pahalı, asgari ücretten fazla. Oğlum okula gidiyor, okuldan gelince bize yardım ediyor. Ama ileride ona bu işi tavsiye etmem. Bu işi yapan başka kimsemiz yok. Sürekli birlikte çaba gösteriyoruz. Çok yoruluyoruz, çok zamanımız heba oluyor. Hastalığımızda bile mecburen hayvanların yanına inmek zorunda kalıyoruz. Her durumda bir mecburiyet var. Eğer oğlum memur olsa, çok daha iyi olur. En azından hafta sonu tatili olur, rahat eder. Rezil olmaz. Onun rahat etmesini istiyorum." 

“Veteriner maliyeti çok fazla”

Veteriner maliyetlerini de karşılayamadıklarını söyleyen Kaya, "Veteriner maliyetleri çok yüksek. Genelde ilaçlarını kendimiz alıyoruz. Evde kendi imkanlarımızla tedavilerini yapmaya çalışıyoruz. Yapamadığımızda, tedavi edemediğimizde veteriner çağırıyoruz. Tohumlamaları genellikle veteriner yapıyor. Onun dışında her işi eşimle ben yapıyoruz" dedi.

"Kurban kesmek artık hayal"

Aynı mahalleden Ata Pehlivan da devletin et fiyatlarını kontrol altında tutmak için yurt dışından sürekli hayvan ve et ithal ettiğini söyledi. Ancak süt üreticisinin göz ardı edildiğini belirten Pehlivan, "Firmalar, sütümüzü en az parayla almaya çalışıyor. Söyledikleri fiyatı bile vermiyorlar. 15 liraya bile almıyorlar; 14,5-15 lira arasında. Ama ete nasıl müdahale ediliyor? Et yükselmesin diye dışarıdan sürekli ithalat yapılıyor. Peki, süt neden yüksekten alınmıyor? Bir çuval yem 700 lira. Bu yemle nasıl üretim yapacağız? Diyoruz ki tamam, sütü ucuz alın ama yemi de bize ucuz verin ya da yem desteği verin" şeklinde konuştu.

Artan maliyetlerin kurbanlık alımını da zorlaştırdığını söyleyen Pehlivan, “Kuzu fiyatı 15-20 bin lirayı buldu. Emekli maaşıyla kurban kesmek artık hayal oldu. Ama bu durumun suçlusu üretici değil. Giderler çok yüksek. Satıcı da kazanmıyor” dedi.

 

Kaynak: ANKA