İki perde ve yaklaşık iki saat süren bu çağdaş eser, 1970’li yılların sonunda yaşanan toplumsal dönüşümün ortasında kadınların hayat mücadelesine odaklanıyor. Oyun, müzikleriyle de dikkat çekerken, izleyicilere dönemin ruhunu sahnede yaşattı.

GEÇİM SIKINTISINDAN GAZETE İLANINA UZANAN HİKÂYE

Oyunun merkezinde, İstanbul’un tarihi bir semtindeki eski bir evde kızı Gülsün ile yaşayan İnsaf Hanım yer alıyor. Kocasından kalan emekli maaşıyla geçinemeyen İnsaf Hanım, evinin bir odasını Sıtkı adlı bir gence kiralıyor. Ancak bu çözüm geçim sıkıntılarını hafifletmeye yetmeyince, kızını evlendirmek için gazeteye “Goncagül” rumuzuyla bir ilan veriyor. İlan üzerine gelen 261 mektupla birlikte işler karmaşık bir hal almaya başlıyor.

KADININ TOPLUMSAL SIKIŞMIŞLIĞINA SAHNEDE AYNA

Rumuz Goncagül”, dönemin ekonomik buhranının ve değişen sosyal yapının kadınlar üzerindeki etkisini dramatik ve hiciv dolu bir anlatımla sunuyor. Oyunda İnsaf Hanım’ın toplumun dayattığı rollerle mücadelesi, kızı Gülsün’ün ise gerçek sevgiyi bulma arayışı ön plana çıkıyor. Gülsün’ün taliplilerle yaşadığı hayal kırıklıkları, sahnedeki dramatik yapıyı güçlendiriyor.

AŞK, UMUT VE SÜRPRİZLERLE ÖRÜLÜ BİR HİKÂYE

Oyun ilerledikçe Gülsün, beklediği aşkı en yakınında, kiracıları Sıtkı’da bulduğunu fark eder. Ancak her şeyin yoluna girdiği sanılırken, gelişen olaylar karakterleri ve seyirciyi beklenmedik bir sona sürüklüyor. Oyun, sadece bireysel hayatları değil, aynı zamanda toplumsal yapının insan hayatındaki etkilerini de gözler önüne seriyor.

Muhabir: Gizem Çoban