MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Genel Merkezi'nde düzenlenen, Siyaset ve Liderlik Okulu 22. Dönem Sertifika Töreni'ne katıldı. Bahçeli, burada yaptığı konuşmada, MHP Siyaset ve Liderlik Okulundan bu yıl 40 kişinin mezun olduğunu ve 16 yıl içerisinde 780 kişinin sertifika aldığını söyledi.
Bahçeli, 22. Dönem'in temasının "Akıl, Ahlak ve Adalet" olarak belirlendiğini hatırlatarak "İnsanı ve insanlık tarihini anlatmak ve anlamlandırmak için aranan sadra şifa nitelikli üç sihirli kelimenin tarif ve tavzihine ihtiyaç duyulursa, zannediyorum akıl, ahlak ve adalet açık ara farkla öne çıkacaktır." diye konuştu.
"TÜRK SPORUNA GÖLGE DÜŞÜRENLERE HERKES KAFA YORMALI"
"Olgun ve objektif şekilde bazı müessif olayların damar yolunu açıp değerlendirmemiz lazımdır" ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bahis iddialarıyla Türk futboluna hatta Türk sporuna gölge düşürenlerin, sermaye piyasasında milletimizin alın terini dolandıranların, yattığı yerden çok kazanmanın, kalktığı yerden çok aşırmanın amacında olanların neden olduğu ahlak krizi hepimizin üzerine kafa yorması gereken bir konu değil midir? Giderek toplumsal bünyeyi deşip kanatan şiddet vakıaları, insanların basit sebeplerden birbirini boğazlamaları bir ahlak krizi değil midir? Yalan, dolan ve iftiradan medet umarak insanlarımıza haysiyet cellatlığı yapmak, siyasi diyalogları tıkamak, habaseti hamasetle, hakareti ucuzlamış haysiyet pozlarıyla kapatmaya çalışmak bir ahlak krizi değil midir?"
Belediyelerle ilgili yolsuzluk iddialarına değinen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Belediyeleri kasıp kavuran rüşvet, irtikap ve yolsuzluk iddiaları yaygın ve yoğun bir ahlak krizi değil midir? Yüzyılın yolsuzluğu olarak tanımladığımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi soygunu, her tarafa sıçramış gayrimeşru ve gayri hukuki ilişkiler manzumesi milli hafızaya mıh gibi yerleşen, bıçak gibi saplanan bir ahlak krizi değil midir? Buna karşı adaletin devreye girmesine bühtanla saldırmak, yargı mensuplarımızı itibarsızlaştırmaya kalkışmak hem adalet hem de ahlak krizi değil midir? Yeni nesil çetelerin etrafa korku salması, çocuk yaştaki tetikçilerin sahaya sürülmesi, uyuşturucu kullanım yaşının inanılmaz şekilde düşmesi, ailelerin dağılıp umutların sönmesi bir ahlak krizi değil midir? Büyükçekmece Adliyesi emanetindeki altın ve gümüşleri çalıp yurt dışına kaçmak, her düzey ve derecede emanete ihanet etmek bir ahlak krizi değil midir?"
"BUNA DA HİÇ KİMSENİN HAKKI YOKTUR"
Bahçeli, Türk-İslam düşünürlerinin pek çoğunda adaletin ağırlık merkezinin muhabbet olduğuna dikkati çekerek "Nitekim adaletin en hakiki formu muhabbettir. 'Muhabbetten Muhammed hasıl oldu, Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl' kelamı kibarı ise her şeyin ölçüsü saygı, sevgi ve merhamet tabanlı medeniyetimizin ruh köküdür. Bu kökü kurutmaya niyetlenmek, adalet ile muhabbeti, ahlak ile mehabeti, akıl ile meşruiyeti ayrıştırmaya heveslenmek bu ülkeye, bu millete, gelmişimize ve geleceğimize reva görülen en büyük ayıp, en vahşi kötülüktür. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur." ifadelerini kullandı.
Çocukları suça ve suç işlemeye sürükleyen asıl ve esas kaynakların ortadan kaldırılması gerektiğine vurgu yapan Bahçeli, "Merhum Prof. Dr. İdris Küçükömer'in bir düşüncesini bu vesileyle paylaşmak arzusundayım. 'Yoksul evlerde, milyonlarca çocuğun sinirli, hırçın, problemli yetiştiği bir ülkedeyiz. Ben geleceğe o evlerden bakmaya çalışıyorum, ya siz de bakıyor musunuz?' Evet biz de bakıyoruz, sonuna kadar da bakacağız. O çocuklarımızın, velhasıl kelam gelecek nesillerimizin ellerinden Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak tutmanın azim ve kararlığındayız. Dik baş, tok karın, mutlu ve huzurlu yarınları mutlaka sağlayacağız." dedi.
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNDE AŞAMA AŞAMA SONUCA GİDİYORUZ"
Devlet Bahçeli, siyasetin basit, müstakil, durağan ve tek katmanlı bir süreç olmadığını, özünde insana dair her şeyin bulunduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Terörsüz Türkiye hedefinin siyaset mantığı milli birlik ve kardeşliğimizin tahkimine odaklıdır. Bazı provokatif çıkışlara, siyonist-emperyalist tazyik ve telkinlere, abuk sabuk ifadelere, tahrik ortamını canlandırmaya dayalı küstah ve kumandalı söylemlere rağmen aşama aşama, kademe kademe sonuca doğru gidiyoruz. Göz kamaştıran gelişmelerin muhatabı olmanın eşiğindeyiz, kıyısındayız. Sistemli ve şiddetli dedikodu anaforuna kapılmadan, yakamızı kaptırmadan, cesaret ve hamiyet izlerine basa basa yolumuzda ilerliyoruz. Terörsüz Türkiye hedefini akıl, ahlak ve adalet aydınlığının ikram ve imkanıyla okuyor, küresel ve bölgesel tehditler karşısında tek yürek olmaktan başka seçenek görmüyor, tanımıyoruz."
"İMRALI'NIN MESAJLARI MAKUL, MÜSPET, MUTEBER VE MUAYYENDİR"
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 19'uncu toplantısını 4 Aralık'ta yaptığını hatırlatan Bahçeli, şunları söyledi:
"İmralı'nın, adaya giden milletvekili heyetine yaptığı açıklamalar görüşülmüştür. PKK'nın kurucu önderliğinin mesajları makul, müspet, muteber ve muayyendir. Bu mesajın hilafına kamuoyuna maksatlı açıklamalar yapmanın, süreci çarpıtmanın ve berrak suyu bulandırmanın hiçbir mana ve ehemmiyeti yoktur. Çatışma ve gerilim çıkmazında nefes nefese kalan pek çok coğrafyanın aksine ülkemiz adil, hakkaniyetli, ahlaki temelli ve akılla bezeli barış mimarisini hayata geçirmektedir. Kim ki bunun önüne geçmeye yeltenirse iki cihanda da altından kalkamayacağı bir vebali omuzlamış demektir. Cizre provokasyonu, Kandil'den yapılan bazı sorumsuz ve sakat açıklamalar bizi yıldıramayacaktır. Bizim hidayete erip ermediğimizin takdirini bir fani değil, Cenabı Allah bilecek, adalet ve ihsanıyla hakkımızdaki ezeli hükmü de verecektir. Bozkurtluğuma gelince, ben elbette bir bozkurdum, ecel aman verdiği müddetçe bozkurt olacağım, öyle de göçüp gideceğim. Barış kuşunun ikinci kanadı inşallah takılacak ve uçuşunu herkes görecektir."
"YAKALADIĞIMIZ TARİHİ FIRSANI ELİMİZDEN KAÇIRAMAYIZ"
Bahçeli, siyaseti bir rekabet ve çatışma alanı olarak tevil edenlerin olduğu kadar, işbirliği ve dayanışma halinde tanımlayan düşünürlerin de çoğunluğuna dikkati çekerek "İşbirliğinden yanayız. Dayanışmanın taltif ve temininden tarafız. Konuşmayla, anlaşmayla, empati yapmakla, sabırlı olmakla, sağduyu içinde, birbirimizin açığı aramakla değil, kapatmakla meşgul olmalıyız. İhtirasları zapt edecek manevi dizginlerimiz vardır. Tahammül, başkasını anlamaya, sorunları diyalogla çözmeye fırsat veren demokratik değerdir. Son yüzyıl içinde yakaladığımız bugünkü tarihi fırsatı elimizden kaçıramayız, israf edemeyiz." diye konuştu.
Ütopik görüşlere, uçuk, ölçüsüz ve seviyesiz sözlere sırtlarını döndüklerini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kürt kardeşlerimizin alayını hasretle, muhabbetle, hürmetle kucaklıyoruz. Unutmayınız ki, Türkiye'nin geleceğini karanlık görenler, tarihimizin zifiri karanlık köşelerinde unutulup gideceklerdir. Parçalanmak istenen kardeşlik hukukumuzun ince ipliklerinden bir anlam, kalıcı bir birlik ve karşılıklı ahlaki sorumluluk örmenin gayesindeyiz. Bugünkü çağımız, makine gıcırtısıyla, dijital devrimin ahlak sedasını susturduğu çağdır. Bizim müşterek ahlakımız, hürmet, hizmet ve merhamet ilkelerini kendinde birleştiren aşk, akıl ve adalet ahlakıdır. Bu ahlakın etrafında toplanmanın vakti gelmedi mi? Bu ahlakın potasında hep beraber erimenin vakti gelmedi mi? PKK'nın kurucu önderliğinin söylediği gibi, yalnızca filli silahların değil, zihinsel anlamda da silahların terk edilmesi gerekmiyor mu?"
Devlet Bahçeli konuşmasının sonunda, Siyaset ve Liderlik Okulu'nun 22'nci dönemini tamamlayan partilileri tebrik ederek dereceye girenlere sertifikalarını takdim etti.




