Kürt kültürünün önemli sembollerinden biri olan keklik, yüzyıllardır aşkın, özgürlüğün ve doğanın sesi olarak görülüyor. Bazı anlatılardaysa kekkliğin “ihanetçi” olarak anılması, dikkat çekici bir özelliğini gün yüzüne çıkarıyor.

NEYİ İFADE EDER?

Kürt sözlü edebiyatının ve sözlü anlatım geleneğinin yani dengbêjliğin halk şarkılarında keklik, güzelliğiyle, melodik sesiyle ve dağlara olan bağlılığıyla yüceltilir. Kürt halkı için keklik, sadece bir kuş değil; aynı zamanda özgürlüğün, direnişin ve doğayla bütünleşmiş yaşamın sembolüdür.

Ancak bu sevginin yanında halk hafızasında kekliğe dair karanlık bir imge de yer alıyor. Bazı anlatılarda keklik, saklanan bir âşığın ya da isyancının yerini sesiyle belli eden, dolaylı olarak ölümüne sebep olan bir figür olarak anlatılır. Bu nedenle keklik, bazı kılamlarda ve hikâyelerde “bilmeden ihanet eden” bir varlık hâline gelir.

Kürt sözlü kültüründe keklik, zaman zaman toplum içindeki bölünmelere, yanlış yönlendirmelere ya da dışarıya karşı verilen mücadelede yaşanan içsel çatışmalara benzetilir. Bu nedenle keklik, halk arasında hem sevilen hem de sorgulanan bir figürdür.

ÇELİŞKİNİN NEDENİ

Uzmanlara göre bu çelişkili sembolizm, Kürt toplumunun tarih boyunca yaşadığı sürgün, ihanet, özgürlük ve yalnızlık deneyimlerinin bir yansıması. Keklik hem doğanın zarif bir sesi hem de bazen trajedilere neden olan masum bir tanık olarak anlatılır.

Kürt mitolojisinde, halk anlatılarında ve dengbêjlik geleneğinde bu tür ikili semboller yaygındır. Keklik gibi hem idealize edilen hem de eleştirilen figürler, halkın duygusal ve tarihsel katmanlarını yansıtmada önemli bir rol oynar.

Muhabir: Sıla Öcal