Münih Teknik Üniversitesi’nden peyzaj mimarı Sara Fouad’ın liderliğindeki bilim insanları, son 10 yılda şehirdeki bina çöküşlerinin hızla arttığını belirtti. Eskiden yılda sadece bir bina çökerken, bu sayı artık yılda 40’a ulaşmış durumda. Araştırmalara göre, son 20 yılda 280 bina tamamen yıkıldı ve 7 bin bina şu an risk altında.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İSKENDERİYE’Yİ NASIL ETKİLİYOR?

İklim değişikliği ve sera gazı emisyonlarının artışı, küresel sıcaklıkları yükselterek deniz seviyelerinin artmasına neden oluyor. Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) verilerine göre, deniz seviyesi 1880’ten bu yana 20-23 cm yükseldi ve bu artışın 10 cm’si sadece 1993’ten sonra gerçekleşti. Eğer karbon salınımları artarsa, deniz seviyesi 2100 yılına kadar 1,9 metreye kadar yükselebilir. Bu süreçte, deniz suyu binaların temellerine ulaşarak binaların altlarından çökmesine yol açıyor. İskenderiye Üniversitesi’nden toprak bilimci Prof. İbrahim Saleh, yaptıkları analizlerin, binaların çöküşlerinin üstten değil, temelden başladığını gösterdiğini belirtiyor.

KIYI ÇİZGİSİ GERİYE ÇEKİLİYOR

Bilim insanları, uydu görüntüleri ve eski haritalar kullanarak, 1880’lerden bu yana İskenderiye kıyılarındaki değişimi inceledi. Çalışmalar, bazı bölgelerde kıyının yılda 3,6 metre geri çekildiğini ortaya koydu. Bu da şehrin her yıl biraz daha denize gömüldüğünü gösteriyor. Kıyı erozyonu yalnızca İskenderiye için değil, diğer bazı bölgelerde de yaşanıyor. NASA’nın yaptığı bir araştırmaya göre, Kaliforniya’nın bazı kıyı bölgeleri de deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle hızla çökme tehlikesiyle karşı karşıya.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

Bilim insanları, İskenderiye’yi kurtarmak için bazı önlemler alınması gerektiğini ifade ediyor. Bu önlemler arasında kıyı boyunca kum tepeleri oluşturulması, binaların yükseltilmesi ve risk altındaki bölgelerdeki halkın tahliye edilmesi yer alıyor. ABD Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden su bilimci Dr. Essam Heggy, bu durumu sadece İskenderiye için değil, tüm kıyı şehirleri için bir uyarı olarak değerlendiriyor. Dr. Heggy, "Tarihsel kentleri korumak sadece binaları korumak değil, insanlık mirasını korumak anlamına gelir" dedi.

Ancak bilim insanları, bu felaketin önlenmesi için atılacak en önemli adımın küresel karbon emisyonlarının azaltılması olduğunu belirtiyor. Sera gazı salınımları kontrol altına alınmazsa, yalnızca İskenderiye değil, dünya genelindeki pek çok kıyı şehri de benzer bir kaderle karşılaşabilir.

Kaynak: Haber Merkezi