(İSTANBUL) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu tutuklu bulunduğu Silivri cezaevinde ziyaret etti. Özel, İmamoğlu’nun X hesabına getirilen erişim engelini dijital darbe olarak tanımlayarak, "Biz her darbeye direndiğimiz gibi yüksek bir moralle, büyük bir inançla, çoğunluk enerjisinin verdiği güçle bu dijital darbeye de direniriz, püskürtürüz. Kimsenin şüphesi olmasın. Çoğunluk enerjisi bizde. Size tasa ve panik düşüyor. Panikten sonra sıra idrake geliyor. Ümit ediyorum, idrak edeceksiniz. O zaman konuşmaya başlayacağız. O zaman Türkiye için de sizin için de bir çıkış yolu bulacağız" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’da partisinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu tutuklu bulunduğu cezaevinde ziyaret etti. Özel ayrıca; Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan ile Gezi davası tutukluları Tayfun Kahraman ve Can Atalay ile de görüştü.
Özel, ziyaretlerin ardından Silivri Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Özel, şunları kaydetti:
“Dün akşam Beyazıt Meydanı’nda, karanlığa karşı Beyazıt Meydanı’nı ve Türkiye’nin geleceğini aydınlatan, umutları yeşerten genç arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi ileterek başlamak istiyoruz. Ekrem Başkanın da o meydandan o muhteşem koroya, o karanlığı aydınlatan 200 bine yakın genç arkadaşımıza selamlarımı ve şükranlarımı iletiyoruz. Görüşme programımda olan Zafer Partisi’nin Sayın Genel başkanı Ümit Özdağ’ın rahatsızlandığını, kendisinin doktor kontrolüne gittiğini, hastaneye sevk edildiğini öğrendik. Kendisinin sağlık durumunu arkadaşlarımız yakından takip ediyorlar. Kendisine acil şifalar diliyorum. Rahatsızlıklarına rağmen ve suçlandığı suçların herhangi bir yatarı olmamasına rağmen adeta Mussolini’nin ön infaz yöntemi gibi hırs alırcasına yapılan bu haksız tutukluluğun bir an önce kaldırılmasını, artık sağlığını da kötü etkileyen bu durumun ortadan kalkmasını, partisinin başına, ailesinin yanına, sevenlerinin yanına dönmesini ümit ediyoruz.
"Yeminlerini unutuyorlar, tutukluluğu bir cezaya dönüştürüyorlar"
Bunu sadece Sayın Özdağ için değil, hem 19 Mart darbe girişiminden sonra içeride tutulan arkadaşlarımız için hem de Türkiye’de istisna olması gereken bir tedbirin; tutukluluk tedbirinin kaideye dönüştüğünü ve istisna olarak uygulanacak bu meselenin ana kural haline gelip tutuksuz yargılanma halinin şaşırılan bir durum, sevinilen bir durum olmasına dönüşmesinin hukuk devleti açısından fevkalade üzücü olduğunu düşünüyoruz. Bugün Türkiye’de iktidar partisi tarafından açılan ve avukatlık mesleğinin geleceği açısından tehlike oluşturan; hukuk fakültelerinde 100 binlerce öğrenciye her gün hocaları tutukluluğun en son başvurulacak yöntem olduğunu, ne kadar istisnai ve ne kadar zor şartlarda başvurulması gerektiğini çünkü yargılama sürecindeki kişilerin masum olduklarını ve karar kesinleşene kadar onların boşu boşuna tutuklanmasının ne büyük bir hak ihlali olduğunu anlatıyor. Bu sınavlardan geçenler diploma alıyorlar. Sonra başka sınavlara girip o sınavlardan da geçip hakim oluyorlar, savcı oluyorlar. Sonra okuduklarını unutuyorlar, yeminlerini unutuyorlar; tutukluluğu bir cezaya dönüştürüyorlar. Bunun altını bir kez daha kalın çizgilerle çiziyoruz.
“Atılan iftiranın, verilen cevabın millet tarafından duyulmasını talep ediyoruz”
Ayrıca Ekrem Başkan ve İBB dosyası özelinde de net olarak söylüyoruz ki bu tutuklama sırasında zaten soruşturma evresinin gizli olması gerekirken, zaten gizlilik kararları varken hem soruşturmanın gizliliği bizatihi savcılık makamında ihlal ediliyor, yüzlerce binlerce kanıt ortalıkta hem de hiç sorulmayan sorular sorulmuş gibi, böyle iddialar varmış gibi servis ediliyor. Bunların her birisine sorulanlara en net cevaplar verildi, bir tane kanıt da bulunamadı ama yanıtlarda kanıt var. Buradaki öz güvenimiz ve iddiamız şudur: Biz bu davanın TRT ve isteyen bütün televizyonlar tarafından canlı yayınlanmasını ve hem atılan iftiranın hem verilen cevabın millet tarafından duyulmasını talep ediyoruz.
“Şu anda darbenin dijital ayağıyla karşı karşıyayız”
19 Mart darbesinin çeşitli evreleri var; halk açısından da var darbeye girişenler açısından var bu darbe girişimiyle talimatlandırılanlar açısından var ve bu evrelerden şu anda darbenin dijital ayağıyla, dijital darbe evresiyle karşı karşıyayız. Şu anda yine soruşturmayı yürütenler, yaptıkları başvuruyla ve bir asliye hukuk mahkemesinden aldıkları bir kararla darbenin dijital ayağını hayata geçilerek Sayın Ekrem İmamoğlu‘nun X hesabını kapatarak onunla mücadele etmeye çalışıyorlar. Herhalde dünya siyaset tarihinin rakibinden korktuğu için, rakibini saf dışı bırakmak için devleti, hukuku, elindeki gücü bu kadar haksızca kullanan ve hukuk devletini ayaklar altına alan bir başkası yoktur. Tarihimizde Ekrem İmamoğlu’ndan bir başkası siyasetçi yoktur ki adaylığı engellenmek için bu kadar hukuk çiğnensin, bu kadar zülüm görsün, bu kadar saldırıya uğrasın.
“Panik evresinde yaptıkları iş, sosyal medya hesabı kapattırmak gibi saçma noktalara gelmiştir”
Hiç şüphe yok, iktidar bu yaptıklarını yaparken ilk önce hepimize, bütün dünyaya ve Ekrem İmamoğlu’na gücünü gösteriyordu. Kendine güveniyordu ve gücünü gösteriyordu. Güç gösterme evresinde gözaltına almalar, dört gün gözaltında tutmalar, terörden ve yolsuzluktan yargılamalar, buradan tutuklama yapma, cezaevine koyma... Bu güç evresini gösterdiğinde toplumda bir şok dönemi vardı, şok evresi yaşanıyordu. Biz, bu şoku milletimizle birlikte bu yapılanlara tepki göstererek atlattık. Bu tepkiyi görünce iktidar şok evresine girdi. Birkaç gün ne olduğunu anlamaya, bir hafta boyunca niyetlendiklerinden caymaya, bazı geri adımlar atmaya ve toplumun tepkisini nereye varabileceğini anlamaya çalıştı. Daha sonra kendi çözümlemesiyle orada attığı geri adımı telafi etmek için -deyim yerindeyse- el yükseltme, sertleşme evresine girdiler. O evrede maalesef önce diplomasını iptal ettikleri, gözaltına alıp tutukladıkları kişinin banka hesaplarına, kendisinin, babasının 40 yıllık emeği olan şirketine, eşinin, dostunun, arkadaşlarının hesaplarına, şirketlerine ve İBB ile iş yapan bütün şirketlere el koymaya kalkarak bir algı yaratmaya çalıştılar. Ama şimdi başsavcının kafa tuttuğu, kızdığı, ‘Bomboş geldi, beceriksizler’ dediği MASAK raporuyla da hiçbir şeyi destekleyemediler. Utanç içindeler ve gerçekten ne yapacaklarını şaşırdılar. Şu anda maalesef içinde bulunduğumuz evre panik evresidir. Panik evresinde yaptıkları iş; aileye saldırmak, çocukla uğrasmak ve sosyal medya hesabı kapattırmak gibi saçma sapan noktalara gelmiştir.
“Bir suç varsa dava açarsın, o paylaşıma engel gelir”
Ekrem İmamoğlu yaptığı bir paylaşımla suç işliyorsa suç olan ifade neyse ona dava açarsın, tazminat davası açarsın, suç duyurusunda bulunursun, cezalık bir durum varsa ceza davası açarsın. Bir suç varsa mahkeme karar verir. O paylaşıma engel gelir. Ama bakın ne yaptıklarına, bakın mahkemeden aldıklara karara. Aldıkları karar şu: ‘TCK’nın 214’üncü maddesinde düzenlenen ‘suç işlemeye alenen tahrik’ suçunu oluşturabileceği değerlendirilerek resen soruşturma işlemlerine başlandığı, yürütülmekte olan başka bir soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu‘nun hesabından yapılan paylaşımları kendinin yapmaması nedeniyle söz konusu paylaşımların kamu düzenine zarar verebileceğinden mütevellit hesabının erişime engellenmesine, tutukluluğu boyunca tedbirden karar verildi.’ Bakın, ‘Tutuklu olmasa kullanabilir. Tutuklu değilken başkası kullanıyor ve bu kamu düzenine zarar verebilir’ diyor. ‘Vermiş’ değil, ‘Verebilir’ diyor.”
“İmamoğlu da şikayetçi X de şikayetçi”
Ardından İmamoğlu’nun soruşturmaya konu olan X paylaşımını okuyan Özel, şöyle devam etti:
“Bakın, Anayasa’nın askıda olduğunun itirafıdır bu. ‘Şikayetçi olun’: Şikayet etme hakkı Anayasa’daki, dilekçe hakkı, suç duyurusunda bulunma hakkı. ‘Susmayın’: İfade özgürlüğü. ‘Sesinizi yükseltin’: Tepki ve protesto hakkı. Bir başkasının özgürlüğüne engel olmadan, kamu düzenini bozmadan her vatandaş önceden izin almadan tepkisini gösterebilir, yürüyüş yapabilir. Şimdi bu darbeciler Anayasa’yı askıya aldıkları için ‘Şikayetçi olun. Susmayın, sesinizi yükseltin’i vatandaşı suç işlemeye alenen tahrik olarak görüp bu da sürebilir diye X hesabını kapatıyorlar. Ben buradan X’in yöneticilerine yaptığımız bir başvuruyu size hatırlatmak isterim: Öğrencilerin tutuklandığı dönemde 200’ün üzerinde toplam 7 milyon takipçiye sahip hesaplara erişim engeli geldiğinde biz X’e yazdık. Dedik ki ‘Türkiye’de alınan bu karar, sizin ilkelerinizle de evrensel ilkelerle de uymuyor. Ancak bu kararı böyle böyle alıyorlar. Buna direnin, bu engellemeleri kaldırın.’ Şimdi benzer bir başvuruyu yapacağız ama X’in Türkiye’deki Sayın Avukatı Gönenç Gürkaynak, yaptığı paylaşımlarla diyor ki ‘Ben temsilci değilim. Ben kapatmadım, ben açmayacağım. Ama ben müvekkilimin buradaki davalarını takip ediyorum. Müvekkilim bana görev verdi, bu karara itiraz et diye.’ Yani Ekrem İmamoğlu tweet atıyor, X’e hesabı kapattırıyorlar, bundan Ekrem İmamoğlu da şikayetçi X de şikayetçi.
“X karara uymamalıdır”
Ve X’in avukatı yaptığı başvuruda diyor ki ‘Mahkeme suç işlemeye tahrik gerekçesiyle erişim engeli kararı aldı, bunu yapmayın. Çünkü Yargıtay 8’inci Ceza Dairesi’nin içtihatlarına atfen Yargıtay, ‘Siyasal iktidara karşı mücadele edebilmek için her yerde suç işleyin’ sözünü bile suç işlemeye tahrik görmemiştir.’ Bakın, ‘Her yerde suç işleyin’ sözünü bile Yargıtay demiş ki ‘Düşünce özgürlüğüdür, söylemiştir. Söyledikten sonra suç işlenmediyse bu tahrik gerçekleşmemiştir’ demiş. Ekrem İmamoğlu, ‘Şikayet edin, ses yükseltin, tepki gösterin’ diyor -ki kamu düzeni nerede bozulmuş bunun üzerine- bunu erişim engeli kararıyla sonlandırıyorlar. Burada elbette X bu karara uymayabilir, uymamalıdır. Uymayınca bant daraltacaklar, kanun öyle yazıyor. Uymayabilir, bant daralttıktan sonra yine uyumazsa lisansını iptal edecekler. Biz X’in evrensel özgürlükler ve kendi şirket prensipleri dahilinde bu engellemeyi yapmaması gerektiğini savunuyoruz. Bunu X’in yöneticilerine bir kez daha hatırlatıyoruz. Ve Türkiye kamuoyuna da söylüyoruz ki bu karara biz mağduruz, kapattırdıkları X de diyor ki ‘Bu Türkiye yargısının aldığı kararlarla, bu kararı almanız doğru değildir.’"
“Dijital darbeye direnmek isteyen herkesin ‘İmamoğlu her yerde’ hashtag’iyle bu karartmayı aşmalarını talep ediyoruz”
Özel, konuya ilişkin bundan sonraki yol haritalarını ise şöyle açıkladı:
"Sayın Ekrem İmamoğlu, Sayın Mansur Yavaş’ın ‘Bundan sonra bir hesabım Ekrem Bey’e aittir’ jestine, dayanışmasına büyük bir memnuniyetle teşekkür ediyor. Ardından bu tip açıklamalar yapan herkese teşekkür ediyor. Bunun CHP tarafından ve bütün CHP’liler ve bütün vatandaşlar, kendilerini sevenler açısından büyük bir dayanışmayla sürdürülmesini talep ediyor. Ben kendisinin ilk mesajını ve bundan sonraki mesajlarını ‘İmamoğlu her yerde’ hashtag’iyle birazdan paylaşacağız. Mansur Başkan aynı hashtag ile o hesaptan paylaşacak. Ardından bütün sevenlerinin, destekleyenlerin bu yapılan dijital darbeye direnmek isteyen herkesin bu mesajı ve bundan sonraki mesajları hem retweet ederek hem de bu mesajı kendileri de ‘İmamoğlu her yerde’ hashtag’iyle paylaşarak çoğaltmalarını, bu karartmayı kuşatmayı hep birlikte aşmalarını talep ediyoruz.
“İktidarın artık idrak evresine geçeceği günleri bekliyoruz”
Ayrıca Sayın Ekrem İmamoğlu‘nun bir uluslararası hesabı var. Bundan sonra o hesabı ana hesap olarak kullanacak. O hesabı da birazdan aynı tweet’in içinde duyuracağız. Ekrem Başkan adına dayanışma göstermek isteyen herkesin bu hashtag’le mesajı paylaşıp ayrıca İmamoğlu’nun uluslararası kullandığı hesabını takibe almalarını, hızla takip etmelerini ve Sayın İmamoğlu’nun paylaşımlarını oradan devam ettireceğini bilmelerini arzu ediyoruz. Gerçekten biz artık utanıyoruz. İktidarın önce güç evresi, sonra şok evresi, sonra el yükselterek yeniden saldırı evresi, şimdi içinde bulunduğu panik evresinden sonra artık idrak evresine geçeceği günleri bekliyoruz. Paniğin sonu idraktir. Şu an panik halinde ne yaptıklarını bilmiyorlar. Ama idrak edecekler ki bu yaptıkları evet Ekrem Bey’e zulüm, evet bizlere zulüm, evet muhalefete zulüm ama bu ülkeye de yazıktır. Kendilerine de bir faydası yok. Bakın, her gün gelen yeni anket benim için bir öncekinden iyi. Ama Türkiye için gidişat iyi değil. Yoksa bu süreçte Ekrem Bey’e olan destek artıyor, partimize olan destek artıyor, muhalefetin tezlerine destek artıyor, iktidarın sözleri yalan olarak kabul ediliyor, iftira olarak kabul ediliyor. Dört kişiden biri bu iftiralara inanıyor. O da gittikçe azalıyor. Ama yapılan şu: Bu yalanları sen savcı eliyle, başsavcı eliyle yaparsan, bu iftiraları atarsan, sonra da ispatlayamazsan, 50 gündür iddianame yazamazsan saldıra saldıra geldiğin yerde mağduriyet varsa; artık ilk başta buna inanlarda da mahcubiyet varsa; yarın bu savcılar doğru bir şey iddia ettiğinde yalancı çoban misali, bu devlete kim inanacak?
“Çoğunluk enerjisinin verdiği güçle bu dijital darbeye de direniriz, püskürtürüz”
Yüzde 20’ye düşürdünüz adalete güveni. Bu vakitten sonra bu devlet düzeni nasıl dikiş tutacak? O yüzden çaresi yok; bir sandık konulacak, millet gelecek, bundan sonrasına kararı verecek. Yeni gelenler de yeniden hukuku ve devleti inşa edecek. Başka çaresi yok bunun. Bu yaptığınız bu devlete büyük kötülüktür, bu ülkeye büyük kötülüktür, bu ülkenin geleceğini heba etmektir. Biz her darbeye direndiğimiz gibi yüksek bir moralle, büyük bir inançla, çoğunluk enerjisinin verdiği güçle bu dijital darbeye de direniriz, püskürtürüz. Kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü ahlaki üstünlük neredeyse, psikolojik üstünlük oradadır. Psikolojik üstünlük neredeyse, çoğunluk enerjisi oradadır. Dün ne kadar çok olduğumuzu ve dün o Beyazıt Meydanı’nın enerjisini görmediniz mi? Çoğunluk bizde, çoğunluk enerjisi bizde. Size tasa ve panik düşüyor. Panikten sonra sıra idraka geliyor. Ümit ediyorum, idrak edeceksiniz. O zaman konuşmaya başlayacağız. O zaman Türkiye için de sizin için de bir çıkış yolu bulacağız.”
“X kurumsal olarak yaptığım açıklamayı doğrulamış”
Özel, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. CHP Lideri Özel, X’in ‘Global Government Affairs’ hesabından konuya ilişkin yapılan açıklama ve saldırı günü AKM’de aracı otoparka aldırmayan emniyet müdür yardımcısıyla ilgili soruşturma başlatılmasının sorulması üzerine şöyle konuştu:
“X’in sayın avukatının açıklamalarını takip ettim, şimdi X resmen de bunu doğrulamış. Zaten Türkiye’de bir tane avukatları var ve değerli avukatımız bu başvuruyu yapmıştı, biz de bunu takip etmiştik. X de kurumsal olarak bu yaptığım açıklamayı doğrulamış. Ama bu kararı uygulamaları X’in evrensel demokrasi standartlarından sapan ülkelerde, bu sapışa demokrasi yönünde bir destek vermediğini, demokrasinin arkasında durarak, kendi ilkelerinin arkasında durarak meydana okumadığını, bugünkü gibi dünyanın bütün diktatörlerine de bunun cesaret vereceğini ben belirtmek isterim. Hukuki duruşlarını ve çizgilerini doğru bulmakla birlikte, ilkesel olarak bu karara direnmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum. Açılan soruşturmayı takip edeceğiz.
“Şu anda iktidarın sırtında bir yük var: Bu saldırganın ilişkilerini ortaya çıkarmak”
Ben açık açık söyleyeyim: Bir saldırı olmuş, bir katil bana vurmuş; bunu iktidarın sırtına yük etmek, en kolay iş o anda. ‘Bu yaptı, ortakları yaptı, şu yaptı, bu yaptı...’ Biz siyaset yapıyoruz, sözle yapılıyor. Hepsi birden açıklıyor. Hem partinin genel başkanı, hem sözcüsü… -Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı. Bir partinin genel başkanının adını anmamak, partinin adını anmamak; o partide anmadığınız ismin sahibine değil, o partiye oy verenlere, gönül verenlere, o partinin kurucusuna saygısızlıktır. Biz öyle bir iş yapmayız. Yapanlar oluyor arada.- AK Parti’nin Sayın Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan çıktı, bir açıklama yaptı ‘Ne gerekiyorsa yapılacak’ diye. Ben de dedim ki ‘Hiçbir partiyi bu saldırıdan sorumlu tutmuyorum.’ Ben bunu yapacak siyasetçi değilim. Ama şu anda iktidarın sırtında bir yük var: Bu saldırganın ilişkilerini ortaya çıkarmak. Katiller koğuşunda yatmış, koğuş arkadaşlarıyla irtibatı sürüyor. O arkadaşlarına birileri, Ekrem İmamoğlu’na suikast görevi veriyor, bunu biliyor, gidiyor, söylüyor ve bu adam en azından takip edilmiyor, telefonları dinlemeye alınmıyor. Bütün arkadaşlarımızın alınıyor, herkesin alınıyor. Telefonu dinlenmiyor, fiziki takip yapılmıyor. Yapılsa bir sürü ilişkisi ortaya çıkabilir. Bu saldırıyı yapmayabilir.”
“Bir kişi, bizi 14 yıldır vekil olarak girdiğim yere ana muhalefet lideri olarak sokmuyor”
Kendisinin AKM’ye gideceğinin akşam saatlerinden beri belli olduğunu belirten Özel, şöyle devam etti:
“Düşünün ki böyle bir adam ellerinde var. Birileri o adamı, AKM’ye en yakın katillerini harekete geçiriyor. Ben geliyorum, nereden gireceğimi ben bilmiyorum ve bir yoldan giriyoruz. Nereden çıkacağıma koruma ekibim riski değerlendirip, genel duruma bakıp bakanların sokulduğu, herkesin sokulduğu otoparka, ‘Bizim arabamızı da sokun’ diyor. Hatta gidip orada yer tutuyorlar. Görüntülerde bu var. Bir kişi, ‘Hayır’ diyor. Rütbesi daha yüksek diye, bizim arkadaşlara ‘Oraya giremezsiniz’ diyor. AK Partililer girmiş, ben ana muhalefet lideriyim. O törene katılan devlet protokolündeki en üst düzey kişiyim. Bir araba girecekse benimki girecek. İkincisi girecekse protokol sırasına göre eklenecek. Buna hiçbirimizin de itirazı yok. Herkes biliyor bunu. Ama 14 yıldır gerek AKM’nin gerek bütün resmi otoparklara girdiğim yerde, milletvekili olarak girdiğim yerde, bu sefer milletvekili ve ana muhalefet lideri olarak bir kişi bizi oraya sokmuyor. O kişi diyor ki ‘Arabanız burada duracak. Genel Başkanınız buradan yürüyerek çıkacak.’
“Bu kişi görevini sürdürürse benim yüreğim çürür”
Saldırgan ilk andan itibaren orada zaten. Beni karşılıyor, yan yan bakıyor, dolaşıyor etrafında. Oturuyor, açma-germe, hazırlık hareketleri yapıyor. Ve bir kişi aracımızı yer olduğu halde almadığı için ‘Buradan yürü’ diyor. Şimdi ben bu kişiden şüphelenirim. Bu kişinin soruşturulması, o kişinin o gün emir, talimat verdiği, konuştuğu herkesle; benim koruma ekibim, oradaki trafik ekipleri, oradaki kendi ekibi, araçların şoförleri, girebilienler nasıl girdi; onu sorup açıklığa kavuşturulması lazım. Bu kişi görevini sürdürürse, soruşturmadan bir sonuç çıkmazsa benim orada yüreğim çürür. Bu vakitten sonra bu olanlar Erdoğan’a yüktür. Bugün Erdoğan’ın sırtındaki yük, saldırganın bağlantılarının bulunmasını sağlayacak soruşturmanın en adil şekilde yürütülmesi. Bunlar olur, bağlantılar çıkar, o koğuş arkadaşları, o azmettirenler bulunursa ne ala; bulunmazsa sorumluluk iktidarda. Bizim yaklaşımımız budur.
“Adımızı anmadan yazıp bütün partisine Sinan Ateş cinayeti protokolü uygulatanlar var”
Onun dışında adımızı anmadan yazıp bütün partisine Sinan Ateş cinayeti protokolü uygulatanlar var: ‘Özgür Özel’e taziye yapmayın.’ Taziye tweet’i atan önceki dönem milletvekiline telefon açıp ‘Kaldır bunu’ diyecek kadar. İstisnası Erkan Akçay, 25 yıllık dostum. Canlı yayında öğrenip tepki göstermiş. Telefon açmış. Ben döndüğümde de en iyi dileklerini söyledi. Ona haksızlık etmem. Onun da sosyal medya hesabında yok. Yasağa o da uymuş. Ama kendi ağzıyla bu taziyeyi vermiş. Onun dışında insani en iyi ilişkiler içinde olduklarım, taziyelerine gittiklerim, yakınlarının cenazelerine katıldıklarım, iyi gününde kötü gününde birlikte olduklarım, kimler kimler… Bir kişi bir paylaşım yapamıyor, yapana engel oluyorlar. İnanmayan dönsün, baksın. Ben buradan bir suç yüklemem kimseye. Ama ben bunu hak etmedim. İnsan olarak, 14 yıldır siyasetçi Özgür Özel olarak Manisa’da bildiğim bir MHP’linin, bir ülkücünün haberdar olup da cenazesine yetişmediysem taziyesine gitmediğim, taziyesine gitmediysem telefon açmadığım yoktur. Meclis’te yoktur. Bu görüntü üzerinden ben tutup da ‘Senin irtibatın mı var’ demem. O ben değilim. Ama bunu hak eden de ben değilim. Kişi bana ağzına geleni söylemiş, hakaretler etmiş, tehditler etmiş. Evladını kaybetmiş, taziyemizi vermişiz, Genel Başkanımızı evine götürmüşüz. Dönmüş, demiş ki, ‘Bu arkadaşlara biz neler neler yaptık. Bak, şunlardan kimse gelmiyor. Geldi, insanlık dersi aldık.’ O kişi bile bir telefona korkuyor.
“Beni ortadan kaldırarak sadece gidişlerini hızlandırırlar”
Savaşta mıyız, siyasette miyiz? Size oy verenler savaş mı istiyor, hizmet mi istiyor? Savaşta bazen durulur, taraflar durur. Cenazeler alınır, dualar okunur. Bir durulur ya. Hiç alakasız bir yerde, hiç olmayacak işlere kalkışan; sen bunları yapıyorsun diye ben ürker miyim? En alasını yolla. Bütün koğuşu yolla. Bir canımı alacaksın. Ben bir canımı vereceğim. Bak o zaman Türkiye’de neler olacak, bu adaletsiz düzen nasıl değişecek. Sadece gidişinizi hızlandırırsınız. Beni ortadan kaldırarak sadece gidişlerini hızlandırırlar. Ben kalırsam siyasi mücadeleyle gidecekler. Bana bir şey olursa benim siyasetime ihtiyaç olmadan milletin vicdanıyla gidecekler. Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasının alınmasına 40 günde, 800 bin sana oy veren kişi, Ekrem Bey’e oy verip destek verdi. Bu milletin vicdanında bir terazi var. Bunlarla sen bu millete ayar verebilir misin? Bu yumrukla Özgür’e ayar veremediğin gibi bu millete de veremezsin ne hapse atarak ne mezara koyarak. O yüzden boş işlerle uğraşıyor.”