(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Adaletin de tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, özellikle meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Yargı mercilerinin baskı altına alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'ın 157'nci Kuruluş Yıl Dönümü Töreni'nde yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:

"Adalet terazisindeki en küçük sapma, tamiri ve telafisi mümkün olmayan yıkıcı sonuçlara her zaman gebedir. Her bir vatandaşımızın hak ve hukukunun gözetilmesi, güçlünün güçlüye asla ezdirilmemesi bu bakımdan son derece önemlidir. Atalarımız, ‘Zor kapıdan girerse bacadan çıkar’ demişler. Bu söz, toplumdaki nizam ve intizamın adalete duyulan güvenin, kıyamet kopsa dahi adaletin tecelli etmesinin ancak ve ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğini ifade eder. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri ise idarenin denetimi yani, idari eylem ve işlemlerin tamamının yargısal denetime açık olmasıdır. Danıştay’ımız 157 yıldır böylesine hayati bir görevi ifa etmektedir.

Devlet ancak adaletle hükmederse devlettir. Zira, devletin alametifarikası adalettir. Haksızlığa yol veren, haklıya hakkını teslim edemeyen hiçbir otorite, varlığını sürdüremez. Adalete olan inancın temelinden sarsıldığı bir ülkede ne yaparsanız yapın huzuru, güveni, barışı tesis edemezsiniz.

"Üstünlerin hukukunu milletimizin de deteğiyle geride bıraktık"

Anayasa’ya kanuna ve hukuka uygun olarak, vicdani kanaatleri doğrultusunda karar veren yargı mensuplarımızın bu bilinçle vazifelerini icra etmelerini bekliyoruz. Etkin, güçlü, hızlı, erişilebilir bir adalet hükümetimizin önceliklerinin en başındadır. Göreve geldiğimiz ilk günden beri hep bunun için çalıştık. Yargı sisteminin güçlendirilmesi ve daha işlevsel bir zemine oturtulması için bugüne kadar pek çok düzenlemeyi hayata geçirdik. Yasa ve anayasa değişikliklerini, reform ve strateji belgelerimizle destekledik. Vesayet dönemlerinin acı bir hatırası olarak yıllarca insanımızı bizar eden üstünlerin hukukunu milletimizin de deteğiyle geride bıraktık, yerine hukukun üstünlüğü ilkesini bu ülkede egemen kıldık.

"46 olan idari yargıdaki faal ilk derece mahkemelerinin sayısını 233’e yükselttik"

Geçmişte adalet dairesinin merkezi bazılarına daha yakındı, hamdolsun biz bunu herkese eşit mesafeye getirmeyi başardık. Darbeleri ayakta alkışlayan yargı yerine, 15 Temmuz ihaneti sonrası olduğu gibi, milletin iradesine kasteden darbecilere hak ettikleri hükmü giydiren adil ve demokratik bir yargı rejimini kurduk. Yargının bağımsızlığına, ‘tarafsızlık’ ilkesini ekledik. Hak arama yollarını alabildiğine genişlettik, yeni kurumlar ihdas ettik. Danıştay’ın üye sayılarını artırdık. Hakim ihtiyacını karşıladık, yardımcı personel sorununu çözdük. Idari yargıdaki mahkeme sayısını yüzde 60 oranında artırarak önemli bir eşiği geride bıraktık. 2002’de 146 olan idari yargıdaki faal ilk derece mahkemelerinin sayısını 233’e yükselttik. Hataları asgari seviyeye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmaları önleyecek şekilde istinaf ön incelemesi yapmak üzere, idare mahkemelerini 9 bölgede faaliyete geçirdik.

"FETÖ ile mücadelede yaşanacak herhangi bir zaafiyetin devletimize çok ağır bedelleri olacaktır"

Şu konuda son derece kararlıyız: 'Yapanın yanına kar kalıyor' türü ön kabullerin her ne sebeple olursa olsun toplumda yerleşmesine müsaade etmeyeceğiz. Hukuka, nizama, kanunlara uyan vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması konusunda kararlıyız. Bundan en küçük bir taviz vermeyeceğiz.

Suç işleyenlerin suçta kibirlenenlerin, kendini yasadan, devletten üstün görenlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz. Bu süreçte ortaya çıkan onca ihanetten sonra bile, devlete, millete ve demokrasimize pusu kurmaktan vazgeçmeyen FETÖ ile mücadelemiz güçlenerek devam edecektir. ‘Su uyur, FETÖ’nün sinsi hücreleri uyumaz’ gerçeği örgüte yapılan her operasyonla kendisini bir kez daha hatırlatıyor. FETÖ ile mücadelede yaşanacak herhangi bir zafiyetin devletimize çok ağır bedelleri olacaktır. Yargımız FETÖ’nün nasıl büyük bir tehdit, nasıl habis bir yapı olduğunu en iyi bilen devlet organlarımızdan biridir. Unutmayalım ki tarih ibret alınmazsa tekerrür eder. Yakın geçmişte yaşadığımız acıların ihanetlerin önüne ancak akılla, dirayetle ve tarihten ibret alarak geçebiliriz. Diğer türlü devletimize, milletimize ve umudunu Türkiye’nin güçlenmesine bağlamış yüz milyonlarca mazluma karşı görevimizi ihmal etmiş oluruz. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz gibi yargımızın da dikkat, teyakkuz, hassasiyeti göstermeyi sürdüreceğine inanıyorum. Adaletin de tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, özellikle meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Yargı mercilerinin baskı altına alınmasının hiçbiri ve bunların haklı gerekçesi yoktur. Ister siyasetçi ister gazeteci olsun, halkın huzuruna herkes anayasa ve yasalar çerçevesinde, hukukun sorunsuz işlemesine, suç varsa hesabının mutlaka sorulmasına yardımcı olmalıdır. Nezaket kuralları korunarak, eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı merciilerine parmak sallayamaz.

"Herkesin de aynı itinalı üslupla hareket etmesini ümit ve arzu ediyorum"

Bugüne kadar hükümetimizin tasarrufları konusunda yargı organlarıyla aramızda ortaya çıkan görüş ayrılıklarında tavrımız hep bu yönde oldu. Güncel tartışmalarla ilgili aynı özeni gösteriyoruz. Kamuoyunun gözünü, kulağını çevirdiği herkesin de aynı itinalı üslupla hareket etmesini ümit ve arzu ediyorum."

Kaynak: ANKA