Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde "İnsanlık İçin Güçlü Türkiye" programında konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
-İnsanlık İçin Güçlü Türkiye Programı'nın tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
-Gazzeli kardeşlerimizi, Sudanlı kardeşlerimizi kucaklıyorum. Acılarını acılarımız bildiğimiz tüm mazlumları yürekten selamlıyorum. Yokluk ve yoksulluğun yükünü omuzlarında taşıyan çocukları anneleri ve babalarını yürekten selamlıyorum.
-Filistin halkının onurlu mücadelesini bir kez daha saygıyla kucaklıyorum. Türk milleti olarak yanlarında olacağımızı bir kez daha beyan ediyorum.
-İnsan Hakları Beyannamesi 1948'de büyük bir teveccühle kabul edildi. 30 maddeden oluşan beyanname iki savaşın ardından yeni bir düzen inşa etmeye çalışan insanlık için onur kaynağı oldu.
-Yaklaşık 6 ay sonra meclisimizde kabul edilerek kaderin bir cilvesi olarak 27 Mayıs 1948'de yürürlüğe girmiştir. Beyannamede kayıtlı unsurların özellikle vesayet dönemlerinde ne kadar tatbik edildiği üzerinde durulması gereken bir meseledir.
-Kimi zaman bürokratik oligarşi kimi zaman anti demokratik güç odakları olan zihniyet milletin kalbinde derin yaralar açmış telafisi uzun zaman almıştır.
-2002'den bu yana mesaimizin büyük bir kısmını bu ihlallerin bıraktığı tortuları iyileştirmeye çalıştık. Adına sessiz devrim dediğimiz bu yolda önemli mesafe aldık. Ancak insan hakları cellatlarının demokrasimize, sosyal barışımıza çıkardığı faturaları halen ödüyoruz.
-Beyefendiler sabıkalı geçmişleriyle hesaplaşmak yerine işi dedeye-ataya götürdüyse de biz doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz. Yeri gelmişken söylemeden edemeyeceğim CHP Genel Başkanı her köşeye sıkıştığında ya topu taca atıyor, ya saldırganlaşıyor, ya da saçmalıyor. Yine haddini aşarak Sarıkamış'ta şehit düşen rahmetli dedemin 1 asır önce nerede olduğunu sormuş. Gençlik kollarımız da bu siyaset acemisine hak ettiği cevabı vermiş. Bu şahıs için daha fazla nefes harcamayı israf görüyorum.
-Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye kadar bu toprakları muhabbetle yoğuran nice gönül sultanımız milletimizin tasavvurunu şekillendirmiştir.
-Bizler alemi sura olarak gören alemin özü, yaratılmışların göz bebeği olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Kıyamete kadar son insan da alemin özü olarak kıymetlidir, yaratılışı itibarıyla hürmete layıktır.
-İnsan merkezli bu değerler sistemimiz bırakın insanın insana haksızlık etmesini tabiattaki her canlının hakkını gözeten bir dünya görüşü inşa etmiştir. Hayvanlar için hastaneler inşa eden ecdadın ihtimam gösterdiği canlılardan biri de kuşlar olmuştur. Kuş sarayları bunun en güzel timsalidir. İnsanı aşıp tüm canlılara hak penceresinden bakan saygı ve hoşgörüye dayanan bir tasavvurdan bahsediyoruz.
-İnsan hakları konusunda mahcubiyet duyacağımız hiçbir leke yoktur. Tam tersine bugün bize hal ve özgürlük dersi verenlerden daha temiz ve kuşatıcı bir zihniyete sahibiz. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik, şükür karnımız da ağrımıyor. Nerede bir zulüm varsa mazlumun yanında zalimin karşısında dimdik duruyoruz. İnsanlık onurunu sadece bölgemizde değil tüm dünyada cesaretle savunuyoruz.
-Türkiye denilince akla sınırlarını korumakla kalmayıp artık diplomasiyi de şekillendiren bir ülke geliyor. Türkiye'nin varlığı başta dost ve kardeş ülkeler olmak üzere birçok bölgede yüz milyonlara güven aşılıyor.
-Biz de Gazze'den Suriye'ye Rusya Ukrayna savaşından Doğu Afrika'daki gerilime kadar tüm insanlık için üzerimize düşeni layıkıyla yapmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin Suriye ve Gazze'de yaşananlar karşısındaki duruşu insan hakları destanıdır. Her iki meselede de ilk günden itibaren tavrımızı ortaya koyduk, insanlık fukaralarına prim vermedik. Kalbimizle zulmü durdurmanın çabası içinde olduk. Suriye devriminin birinci yıl dönümüydü. Bir kez daha her türlü vahşete insanı insanlığından utandıran işkenceye rağmen zalime direnen kardeş Suriye halkını ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum.
-Esad rejimin alçak saldırılarında can veren kardeşlerimizi rahmetle yad ediyorum. Sınır ötesi operasyonlarda şehit düşen kahramanlarımıza rahmet diliyorum. Şehitlerimizin metanet abidesi ailelerine hürmetlerimi takdim ediyorum.
-Suriyeli kardeşlerimizin toparlanma çalışmalarını destekliyoruz. Suriye devrimi son 1 yılda en zoru inşallah geride bırakmıştır. Suriye'de bir daha eski kötü günlere dönüş olmayacaktır. Bilhassa 10 Mart mutabakatının altında imzası olanlar tarafından hayata geçirilmesi önemli bir düğümü çözecektir. Güçsüz Suriye'ye yatırım yapan şer odaklarının planlarını alt üst edecektir.
-Yeni dönemde de kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Muhalefet öyle demiyor muydu, biz Suriyelileri geldikleri yere göndereceğiz demiyor muydu, bu kardeşiniz, asla göndermezsiniz diyordu. Biz savaşta onlara sırtımızı dönmedik, barışta da daima yanlarında olacağız.
-En son ana kadar Baas diktatörlüğünün muhipliğini yaptılar.
-Yanı başımızda tıpkı Azerbaycan gibi tıpkı KKTC gibi aynı dili konuştuğumuz kardeş bir devlet küllerinden yeniden doğuyor, bizler de alnımız ak başımız dik bu muhteşem dirilişe tanıklık ediyor, kardeşlik ve komşuluk sınavından başarıyla çıkmanın gururunu yaşıyoruz.
-Filistin'e de özgürlük ve barış gelecek. 1967 sınırlarında egemen bir Filistin devleti muhakkak Allah'ın izniyle kurulacak. On yıllardır büyük acılar çekmiş, tarifsiz acılardan geçmiş Filistin halkı kendi öz yurtlarında emniyet içinde yaşayacak. Bunun önünü hiçbir kanlı ve sinsi plan kesemeyecek. Katliam şebekelerinin her oyunun üzerinde rabbimizin bir taksidir var. Filistin'de de zafer marşlarını Suriye'de olduğu gibi hep birlikte teyemmüm edeceğiz.



