HABER: Mehmet OFLAZ - KAMERA/DRON: Yasin KABADAYI - Tunahan GÜLER
(ANTALYA) - Antalya Serik'te yaban mersini üreticisi Burçak Uysal, yaşanan dolu felaketinde 50 ton ürününün zayi olduğunu belirterek, sigortalı olmasına rağmen ürün bedelinin çok düşük gösterildiğini söyledi. Devlet ile tarım yetkililerinin ilgisizliğinden şikayet eden Uysal, "Emeklerimizin 45 dakikada yok oluşunu izlemek çok zor. Serik Yanköy bölgesinde bu kadar zarar görmüş, harap olmuş çiftçilerin sesini duyun. Size yalvarıyorum" dedi.
Antalya'nın Serik ilçesinde, 29 Mayıs sabah saatlerinde aniden bastıran şiddetli sağanak ve dolu yağışı, ilçede hayatı olumsuz etkiledi. Özellikle Yanköy başta olmak üzere birçok mahallede etkili olan yağış, tarım alanlarında büyük zarara yol açtı.
ANKA Haber Ajansı'na konuşan Antalya'da topraksız tarımla yaban mersini üretimi yapan genç çiftçi Burçak Uysal, geçen hafta yaşanan şiddetli dolu felaketinin tesisine büyük zarar verdiğini açıkladı. Uysal, 2021 yılında kurduğu ve 2022'de ilk fidanlarını diktiği üretim alanında yaklaşık üç yıldır hasat yapıyor.
29 yaşındaki Uysal, yaban mersini gibi katma değerli ve ihracata yönelik bir ürün yetiştirdiğini vurgularken, yaşadığı afetin boyutlarına dikkat çekti. 29 Mayıs Perşembe günü saat 10.30 sularında başlayan dolunun yaklaşık 40-45 dakika boyunca aralıksız sürdüğünü belirten Uysal, her biri ceviz büyüklüğündeki dolu tanelerinin güvenlik kameralarına yansıdığını ve gözlerinin önünde büyük bir ürün kaybına yol açtığını ifade etti.
"Bu acıyı yaşamayan, emek vermeyen bilemez"
Tesiste toplam 27 bin yaban mersini fidanı olduğunu belirten Uysal, "Ben bunların hepsini tek tek ilmek ilmek kendim diktim, kendim büyüttüm" dedi. Uysal, ortağıyla birlikte iki genç kadın girişimci olarak bu tesisi kurarken büyük fedakarlıklar yaptıklarını söyledi. Hem kendi ailesinin hem de ortağının ailesinin büyük emek ve maddi katkı sağladığını belirten Uysal, "Her şey telafi edilebilir, para kazanılır. Ama burada çok büyük bir emek var. Ben çocuklarımın tek tek saçlarının yolunuşunu izledim. Bu acıyı yaşamayan, emek vermeyen bilemez. Buradan çok sayıda insan geçti, çok sayıda kişiye istihdam sağlandı, ülkeye büyük bir getiri sağladık" diye anlattı.
Uysal, dolu felaketinin ardından yaşadığı duygusal yıkımın sosyal medyada küçümsendiğini belirterek, ağladığı için şükürsüzlükle suçlandığını ve "Böyle çiftçi mi olur?" şeklinde eleştiriler aldığını, oysa emeğinin ve kaybının tarif edilemez olduğunu, hatta aracının camlarının bile kırıldığını söyledi.
Dolu felaketinin ardından sosyal medyada "önlem alsaydın" şeklinde eleştirilere maruz kalan genç çiftçi Burçak Uysal, yaşanan doğa olayının olağanüstü şiddette olduğunu vurguladı. Normal şartlarda dolunun en fazla 10-15 dakika sürdüğünü, ancak bu kez 45 dakika boyunca aralıksız devam ettiğini belirten Uysal, en kaliteli dolu tülünü bile kullansalardı bu felakete dayanamayacağını söyledi.
Dolu felaketinin yaşandığı günün sabahında kısa kollu kıyafetlerle hasat yaptıklarını anlatan Uysal, birkaç dakika içinde mont giymek zorunda kaldıklarını, hava sıcaklığının aniden düştüğünü söyledi. Tüllerin dolunun ağırlığıyla yere çöktüğünü belirten Uysal, hemen müdahale ederek kurtarılabilecek ürünleri toparlamaya çalıştıklarını dile getirdi.
"En azından hayattayız, can kaybı yaşanmadı" diyerek tek tesellilerinin bu olduğunu vurgulayan Uysal, fırtına sırasında tarlada çalışan bazı kişilerden uzun süre haber alamadıklarını, bu durumun ciddi endişeye yol açtığını ifade etti.
"Yanımda kimse yoksa, bu işi neden yapıyorum?"
Sezon başında yaşadıkları don olayı nedeniyle zaten zor bir başlangıç yaptıklarını söyleyen Uysal, şimdi de dolunun tüm emeklerini yok ettiğini belirtti. Zaten Türkiye'de üretim yapmanın her geçen gün daha da zorlaştığını vurgulayan Uysal, "Bugün benim yanımda kimse olmayacaksa ben bu işe neden girdim? Ben bu ürünü neden üretiyorum? Ben bu işi neden yapıyorum" diye sordu. Üretimin sadece para kazanmak için değil, emek ve değer üretmek için yapıldığını söyleyen genç çiftçi, "Ben bu ürünü emek emek yetiştiriyorum, satmaya çalışıyorum. İlçe Tarım İl Müdürlüğü’ne dilekçe verdim, ama hala bahçeme gelen olmadı" diyerek tepkisini dile getirdi.
"Tarsim sigortası vardı ama ürün bedelini çok düşük gösteriyorlar"
Sadece TARSİM Bölge Müdürü’nün ziyaret ettiğini söyleyen Uysal, ürün bedelinin itirazlarına rağmen çok düşük gösterildiğini söyledi. Uysal, "Bu yıl ürün bedeli, sattığım fiyatın yarısından bile az gösterildi. Üstelik bu tutar işçiliğimi bile karşılamıyor" dedi.
Dolu felaketinin bahçesine büyük zarar verdiğini ve ihracata hazırlandığı ürünlerin zarar gördüğünü belirten Uysal, "Yaşadığım mağduriyet çok büyük. Bahçeyi yeniden kurup tülleri tekrar yapmam gerekiyor. TARSİM sigortası vardı ama ürün bedelini çok düşük gösteriyorlar" ifadelerini kullandı.
Tüm önlemleri aldığını ancak yaşanan zararın önüne geçilemediğini vurgulayan Uysal, "Psikolojik olarak da çökmüş durumdayız. Zararları görmek bile kalbimi acıtıyor. Zor bir dönemden geçiyoruz" diye ekledi.
"Bugün yanımızda değilseniz, ne zaman olacaksınız?"
Yaban mersininin Türkiye’de henüz az bilinen bir meyve olduğunu belirten Burçak Uysal, sektörün gelişmesi için destek gerektiğini vurguladı. "Fuarlara gidiyoruz, büyük ülkelerdeki tedarikçiler günlük 60-70 ton alım yapıyor. İspanya'da 500 bin dönüm bahçe varken, bizde ancak 1-2 bin dönüm alan var. Ülkemizde bu üretimin desteklenmesi gerekiyor" dedi.
Kalite konusunda büyük çaba harcadıklarını belirten Uysal, "Emeklerimin 45 dakikada yok oluşunu izlemek çok zor. Devletimizin çiftçinin sesini duyması gerekiyor. Bugün yanımızda değilseniz, ne zaman olacaksınız" diye sordu.
"Çiftçilerin sesini duyun"
50 ton ürünün zayi olduğunu, yalnızca iki CHP milletvekilinin kendisini aradığını belirten Uysal, şu ifadeleri kullandı:
"Beklenmedik bir felaket yaşadık. Lütfen dikkat edin, benim bahçeme ne bakanlıktan ne de ilçe tarımdan hiç kimse gelmedi. Sadece iki CHP milletvekili aradı; biri bahçeme gelerek ziyaret etti, diğeri ise telefonla arayarak durumu Meclis'e taşıyacağını söyledi. Ancak henüz herhangi bir hasar tespiti yapılmadı, hasar kaydı oluşturulmadı. Sigortam var, sadece ekspertizler geldi ve ürünün bedelini belirlediler. Şu anda ürünün satışından vazgeçtim, çünkü öncelikle bahçemi tekrar toparlamam gerekiyor. Eğer 'yapacak bir şey yok' denirse, o zaman benim kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı. Lütfen, Serik Yanköy bölgesinde bu kadar zarar görmüş, harap olmuş çiftçilerin sesini duyun. Size yalvarıyorum."