Yönetmenliğini Mehmet Birkiye’nin üstlendiği, çevirisi Behçet Necatigil’e ait olan bu klasik eser, 1890’lar Rusya’sının çöküş dönemine dair güçlü bir tablo sunuyor. İki perde olarak sahnelenen oyun, bireysel bunalımlar, sosyal çöküş ve insanın yalnızlığına dair çarpıcı bir iç hesaplaşma niteliği taşıyor.

RUSYA’NIN ÇÖKÜŞÜ SAHNEYE TAŞINDI

Oyunda 1890’lar Rusya’sında yaşanan sosyoekonomik çöküş atmosferi tüm çıplaklığıyla işleniyor. Tarım politikalarının iflas ettiği, eğitimin yetersiz kaldığı, doğanın hoyratça tüketildiği bir dönemde; aydınlar ve yarı aydınların küçük gündelik meselelerle boğuşması ve bu uğraşların içindeki trajikomik haller seyirciye aktarılıyor.

Ekran Resmi 2025 05 04 18.01.42

BİREYSEL BUNALIMIN EVRENSEL ANLATISI

Anton Çehov’un güçlü kalemi, çiftlikte yaşayan bir ailenin kendi içindeki çatışmalarını merkeze alırken, karakterlerin duygusal çöküşlerini evrensel bir dile taşıyor. Vanya karakteri aracılığıyla izleyici, değişime direnen insanın yalnızlıkla ve varoluşsal boşlukla mücadelesine tanıklık ediyor. Oyunun içeriğinde toplumsal çöküşün birey üzerindeki etkileri, umutsuzluk ve hayatın sıradan trajedileri ustalıkla harmanlanıyor.

GÜÇLÜ OYUNCULUK PERFORMANSI

Üsküdar Tekel Sahnesi’nde sahnelenen Vanya Dayı oyununda, oyuncuların başarılı performansı dikkat çekti. Mekân, kostüm ve ışık tasarımlarıyla dönemin atmosferi başarıyla yansıtılırken duygusal yoğunluğu yüksek sahneler, seyircide güçlü bir yankı bıraktı.

Muhabir: Ceren Demirbüken Ateş