Gazeteci Hilal Köylü tarafından kamuoyuyla paylaşılan bildiride, adaletin temel ilkelerine vurgu yapıldı.

“ADİL YARGILANMA HER VATANDAŞIN TEMEL HAKKIDIR”

Yapılan açıklamada, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınmasının gerekliliği hatırlatıldı. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan "demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" vurgusu hatırlatılarak, yargının herkes için eşit şekilde işlemesi gerektiğinin altı çizildi. “Adil yargılanma hakkı, tüm yurttaşlar için en büyük teminattır” denilen açıklamada, bağımsız ve tarafsız yargının, toplumda güven duygusunun temel taşı olduğu ifade edildi.

“YARGI GÜVENİNİ ZEDELEYEN KARARLAR KAYGI VERİCİDİR”

Metinde, bağımsız olmayan yargının kararlarının, hukuk yerine siyasal etkilere göre şekillenebileceği uyarısında bulunuldu. Yargı kararlarının, somut delillere dayanmasının ve kamu vicdanını rahatsız etmeyecek nitelikte olması gerektiği vurgulandı. Aksi durumların yargıya olan inancı zedeleyeceği ve bunun da toplumsal huzur ile ekonomik istikrarı olumsuz etkileyeceği kaydedildi.

“İMAMOĞLU KARARI DÜNYA KAMUOYUNCA DA TEPKİYLE KARŞILANDI”

İmamoğlu’na yönelik yargı sürecinin siyasi etkiler taşıdığı iddia edilen bildiride, “İktidarın muhalif siyasetçilere yönelik hukuka aykırı uygulamaları içinde en belirgin örnek, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen adımlardır” denildi. İmamoğlu’nun seçim kazanma başarısına ve kamuoyundaki tanınırlığına dikkat çekilen açıklamada, İstanbul Üniversitesi’nin 31 yıl önce verilmiş olan diplomasını iptal etme kararının hukukçular tarafından ciddi şekilde eleştirildiği hatırlatıldı.

“GİZLİ TANIK İFADELERİYLE TUTUKLAMA HUKUKA AYKIRIDIR”

Diploma kararının resmi olarak İmamoğlu’na tebliğ edilmediği bilgisine yer verilen açıklamada, ön seçim sürecinin hemen öncesinde ortaya atılan “terör örgütüyle ilişki” ve “yolsuzluk” iddialarının, soyut ve dayanağı belirsiz tanık ifadelerine dayandığı ifade edildi. Bu koşullar altında verilen tutuklama kararının, mevcut hukuk sistemine ve evrensel yargılama ilkelerine aykırı olduğu belirtildi.

“TUTUKLAMA TEDBİRDİR, CEZA DEĞİL”

Ortak açıklamada, ceza hukukunun temel ilkelerine göre tutuklamanın bir ceza değil, istisnai bir tedbir olduğu hatırlatıldı. Tutuklamanın ancak kaçma şüphesi bulunan, somut delillerle desteklenen durumlar için geçerli olduğu ifade edilerek, İmamoğlu’nun yurt içi ve uluslararası alanda bilinen bir isim olduğuna dikkat çekildi. “Kaçma ihtimali söz konusu bile olamaz” denildi.

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN TESİSİ GEREKİYOR”

Dört eski Meclis Başkanı açıklamalarının sonunda, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti vasfının ve ekonomik yapısının daha fazla zarar görmemesi adına, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi ve hukukun eşit uygulanması çağrısında bulundu. “Tutuksuz yargılanma ilkesinin esas alınması gerektiğini kamuoyuyla paylaşıyor, saygılarımızı sunuyoruz” ifadeleriyle açıklama sonlandırıldı.

Kaynak: Sözcü