Haber: İsmet MİKAİLOĞULLARI
(DİYARBAKIR) - Diyarbakır’da bir araya gelen kadınlar düzenledikleri yürüyüşle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesine tepkilerini dile getirdi. Yürüyüşün ardından basın açıklamasını okuyan Diyarbakır Eğitim Sen 1 No'lu Şube Kadın Sekreteri Arzu Koç, "Kadınların birçok ayrımcılığın öznesi olduğu günümüzde kadınlara bu ötekileştirme üzerinden bir ayrımcılık daha yüklenmektedir. Aile değil özgürlük idealimizdir. Bedenimiz, kimliğimiz, hayatımız bizimdir” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı ve Dicle Amed Kadın Platformu öncülüğünde bir araya gelen çok sayıda kadın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesine, kadına yönelik şiddet, normal doğum tartışmalarına tepkileri dile getirmek amacıyla “Kadına ve kadın bedenine yönelik politikaları kabul etmiyoruz” sloganıyla yürüyüş düzenledi.
Büyükşehir Belediyesi’nden başlayıp, Dağkapı Meydanı’na kadar yapılan yürüyüşün ardından katılımcı kurumlar adında hazırlanan ortak basın açıklamasını okuyan Diyarbakır Eğitim Sen 1 No'lu Şube Kadın Sekreteri Arzu Koç okudu.
2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilanı bir takvim düzenlemesi değil, bir iktidar manifestosu olduğunu ifade eden Koç, “Kadını anne, eş, doğuran olarak sınırlamaya çalışan, bedenimize, hayatımıza, kararlarımıza el koymayı amaçlayan ataerkil siyasetin güncel ifadesidir. 2025’i "Aile Yılı" ilan eden zihniyet, yalnızca kadınlara ne yapması gerektiğini söylemiyor; kadınları kim olduklarını unutturmaya, onları tekil bir kimliğe hapsetmeye çalışıyor. Bizler biliyoruz ki bu bir tercih değil, politik bir müdahaledir. Erkekler tarafından “Normal doğum” pankartlarıyla statlara taşınan doğurganlık dayatması, kamusal alanda doğrudan bedenimize çekilmek istenen bir sınır çizgisidir. Bu sınırla, bizlere, yalnızca kadınlara ait olan yaşamlarımızı, kararlarımızı, bedenimizi, devlete, erkeğe, aileye zimmetlemeye çalışmak istenmektedir” diye konuştu.
"Failler korunuyor, cezalar hafifletiliyor, kadınlar ise susmaya, boyun eğmeye zorlanıyor"
Kadına yönelik şiddete de değinen Koç, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Çıplak hakikat ise yaşamda başkadır. Doğum hizmetlerinin çöktüğü, kadın doğum uzmanı bulunamayan, ameliyathaneleri işlemeyen, hastaların yolda doğum yaptığı bölgelerde; kadınlara doğum biçimi dayatmak, sağlık hakkının değil, ideolojik denetimin adıdır. Bitlis’te, Şırnak’ta, Adıyaman’da, Van’da kadınların yaşamı riske atılırken; kadınların doğurması değil, yaşaması dahi güvence altında değildir. Bu şartlar altında “normal doğum”u teşvik etmek, kadınlara yönelik sistematik ihmalin üzerini örtme çabasıdır. Üstelik bu politikalar yalnızca sağlıkla sınırlı değildir. Kadınlara "Aile Yılı" gibi uygulamalarla roller dayatılırken, yaşamlarımızı hedef alan gerçek tehlikeler görmezden gelinmektedir. Hakikat her gün kadınların erkekler tarafından öldürülmesidir. Hakikat, her geçen gün artan kadın cinayetleri, cinsel saldırı/cinsel taciz ve cinsel istismardır . Kadınlar sokakta, işyerinde, evde; kısacası yaşamın her alanında şiddetin hedefi haline getirilirken, iktidar şiddeti önleyecek politikalar üretmek yerine, bu yaşatmama kültürünü, bu yok etme kültürünü aile kutsamasıyla besliyor. Failler korunuyor, cezalar hafifletiliyor, kadınlar ise susmaya, boyun eğmeye zorlanıyor.”"Eşitlik istiyor, özgürlük talep ediyoruz"
“Bildiğimiz ve hep söylediğimiz gibi eril iktidar, kadının bedenini, emeğini, kimliğini denetleyerek toplumu şekillendirmeye çalışıyor” diyen Koç, “Kadınları doğurmakla, aileyi büyütmekle görevlendiren bu sistem; aynı anda kadınları yoksullaştırmakta, şiddeti görünmez kılmakta ve onları hayattan dışlamaktadır. Ama biz buradayız. Biz; bu coğrafyada inkâr edilmiş susturulmak istenen ama susmayan kadınlarız. Anneliği kutsayanlara karşı yaşamı savunuyoruz. Eşitlik istiyor, özgürlük talep ediyoruz. Bizi aileyle, doğurganlıkla sınırlamak isteyen her iktidarın karşısında durduk ve durmaya devam edeceğiz. İktidar vajinal doğumu "normal/doğal doğum" şeklinde nitelendirerek adeta kadınları doğum biçimine göre ötekileştirmektedir. Kadınların birçok ayrımcılığın öznesi olduğu günümüzde kadınlara bu ötekileştirme üzerinden bir ayrımcılık daha yüklenmektedir. Kadının doğumu bir propaganda nesnesi haline getirilemez! Kadınlar doğurmak zorunda değildir; yaşamak, direnmek, değiştirmek hakkına sahiptir. Aile değil özgürlük idealimizdir. Bedenimiz, kimliğimiz, hayatımız bizimdir. Bizden habersiz ilan edilen hiçbir yıl bizi temsil etmez, etmeyecek. Kadınlar birlikte güçlüdür, mücadelemiz geri döndürülemezdir” şeklinde konuştu.
Açıklamanın ardından grup, olaysız bir şekilde dağıldı.