HABER: Mehmet OFLAZ - Kamera: Erdal AKBUĞA

(MALATYA) - Malatya'da 6 Şubat depremlerinde 31 kişinin yaşamını yitirdiği Trend Garden Rezidans davasının karar duruşması görüldü. Mahkeme heyeti, müteahhit Bahattin Doğan ve statik proje müellifi Bülent Yeroğlu'na 12 yıl 5 ay, rezidans sahipleri Engin Aslan ve Sefa Gülfırat'a ise 17 yıl 5'şer ay hapis cezası verdi. Tutuksuz yargılanan 10 sanık ise beraat etti. Müşteki avukatlarından Pınar Ersu, sanıklar hakkında tutuklama kararı verilmediğini belirterek, "12 bölümlük bir binayı 42 bölüme çıkarmak bilinçli bir tercihtir; bu bilinçli taksir değil, olası kasttır. Bu yön göz ardı edilerek düşük cezalar verilmiştir. Karar gerekçesi elimize ulaştığında istinafa başvuracağız" dedi. 

Malatya'nın Yeşilyurt ilçesi Özalper Mahallesi'nde bulunan Trend Garden Rezidans, 6 Şubat depremlerinin ilk saniyelerinde yıkıldı. Enkaza dönen binada, aralarında Spor Toto 1. Lig ekibi Yeni Malatyaspor'un kalecisi Ahmet Eyüp Türkaslan ile 5 çocuğun da bulunduğu 31 kişi hayatını kaybetti.

Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 sanık hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" ile "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçlamalarıyla dava açtı.

Müşteki avukatından "olası kast" talebi

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasına, depremde yakınlarını kaybeden aileler, tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Duruşma Savcısı, bir önceki celse mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrarladı.

Rezidansta annesini kaybeden ve enkazdan yaralı kurtulan Meryem Gündüz, sanıkların en ağır cezayı almalarını talep etti. 

Müşteki avukatlarından Pınar Ersu, binada donatı eksiklikleri ve defalarca yapılan tadilatlarla birlikte, 12 bağımsız bölümün 42 bağımsız bölüme çıkarıldığını, binanın "yeni" diye kiraya verildiğini ve uzun yıllar atıl vaziyette kaldığını belirtti. Ersu, "Sanıkların bilinçli taksirden cezalandırılması, aslında ödül olacaktır. Burada 'olası kast' söz konusu olup, binanın eski ve yeni sahiplerinin imar barışından yararlanmak için organize olduklarını, kar elde etme amacı güttüklerini savunuyoruz. En üst seviyede olası kasttan sanıkların cezalandırılmalarını talep ediyoruz" dedi.

4 sanığa 12 - 17 yıl arasında değişen cezalar verildi...

Sanık, müşteki ve taraf avukatlarını dinleyen mahkeme heyeti, rezidans sahipleri Engin Aslan ve Sefa Gülfırat'a 17 yıl 6'şer ay, müteahhit Bahattin Doğan ve statik proje müellifi Bülent Yeroğlu'na ise 12 yıl 5'şer ay hapis cezası verdi. Sanık Özkan Gülfırat'ın yurtdışında olduğu için dosyasının ayrılmasına karar verildi. Diğer 10 sanık ise berat etti.

"Bu ceza kamuoyunu da mağdurları da tatmin etmemiştir"

Duruşmanın ardından müştekiler ile müşteki avukatı Pınar Ersu, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Avukat Pınar Ersu, çıkan karardan tatmin olamadıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Öncelikle taleplerimizi yeterince izah edemedik. Mahkemeden sanıkların 'olası kast' ile yargılanmasını talep ettik. Çünkü bu bina ne 6 Şubat ne de 1999 depremlerinde yıkılan yapılarla kıyaslanabilir nitelikteydi. 1975 yönetmeliğine bile uygun yapılmamış, 12 bağımsız bölümlük bir bina izinsiz şekilde 42 bölüme çıkarılmış ve insanlara sıfır bina gibi kiralanmıştır. Bu bina adeta tuzla buz olmuş, otopsi raporlarına göre içeride insanlar nefes dahi alamamıştır. 31 kişi hayatını kaybetti; çoğu parçalanarak veya oksijensiz kalarak.

Gelinen aşamada sadece 4 sanık ceza aldı. İkisi 12,5 yıl, diğer ikisi de 17,5 yıl ceza aldı. Bu cezalar hem infaz sistemi açısından yetersizdir hem de kamu vicdanını tatmin etmemektedir. Diğer sanıkların beraati ise kabul edilemez. 12 bölümlük bir binayı 42 bölüme çıkarmak bilinçli bir tercihtir; bu bilinçli taksir değil, olası kasttır. Bu yön göz ardı edilerek düşük cezalar verilmiştir. Karar gerekçesi elimize ulaştığında istinafa başvuracağız.

Ne yazık ki Yargıtay'ın yaklaşımı da bilinçli taksir yönünde. Ancak artık bu konuda bir görüş değişikliği olmalı. Bu kadar insanı kaybetmemek için yargının tutumunun değişmesi şart. Şu anda hiçbir sanık tutuklu değil, herkes serbest. 31 kişi mezarda, ama sorumlular ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Bu ceza kamuoyunu da mağdurları da tatmin etmemiştir. Bu bir cezasızlık halidir. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden alınan bilirkişi raporlarına tamamen katılmamakla birlikte, o rapora göre bile bu cezalar çıkmamalıydı. Biz bu kararın bozulması için mücadelemizi sürdüreceğiz."

"Hep birlikte buna karşı yürürüz ki başka ölenler olmasın"

Depremde kızı Ege Okant'ı kaybeden Sibel Köksalan, "3 kuruş daha kazanmak için evlatlarımızı böyle bir kapana koymuşlar. Mahkeme sonucundan nasıl memnun olalım. Benim gördüğüm kadarıyla verilebilecek en az cezayı verdiler. Çünkü bunlar katil, hiçbir pişmanlıkları yok. Umarım bize destek çıkan başka insanlar da olur. Hep birlikte buna karşı yürürüz ki başka ölenler olmasın" diye konuştu.

"Caydırıcı cezaların olmaması, bu tür ölümlerin artmasına ve bizim gibi daha çok insanın hayatını kaybetmesine yol açar"

Depremde kardeşi İbrahim Kurt'u kaybeden Hatice Açıkalın, göz yaşları eşliğinde karara tepki göstererek, şöyle konuştu: 

"Bu bir katliam, sıradan bir ölüm değil. Çünkü burada hayatını kaybedenlerin çoğu boğularak ya da uzuv kaybıyla öldü. Verilen cezalar adeta ödül gibiydi. Zaten hiçbir ceza bizim acımızı hafifletmez, ama en azından yenileri yaşanmasın. Tekrar canlar yanmasın, aileler perişan olmasın. 6 Şubat’tan bu yana acımız azalmadı, aksine artarak devam etti. Umarım kimse bir daha böyle bir felaket yaşamaz. Ancak caydırıcı cezaların olmaması, bu tür ölümlerin artmasına ve bizim gibi daha çok insanın hayatını kaybetmesine yol açar. Devletin asli görevi vatandaşını korumaktır ama bunu ne deprem öncesinde ne de kurtarma sürecinde yaptı. Şimdi de adalet aşamasında bu görevini yerine getirmiyor. Bütün mücadelemiz, bugün bizim başımıza gelenin yarın başkasının başına gelmemesi içindir. Bu kararı kabul etmiyoruz ve kararın bozulması için en üst mahkemeye kadar gideceğiz."

Kaynak: ANKA