Haber: OKTAY YILDIRIM - Kamera: MEHMET ÇALPAR

(İSTANBUL)- Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Finans Zirvesi, öğrenciler tarafından protesto edildi. Öğrenciler, “Şu anda Güney Kampüs’te düzenlenen sözde ‘finans zirvesi’, iktidarın kampüslerimizde yıllardır uyguladığı işgal politikalarının bir parçası olmanın ötesinde, saray rejiminin sermayeye itaatkar kadrolar yetiştirme planlarının bir başka adımıdır. Ancak bizler, ne saray rejimine ne de sermayeye boyun eğmeyeceğiz” açıklamasını yaptı.

Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Finans Zirvesi, öğrenciler tarafından protesto edildi. Etiler Metro durağı önünde toplanan öğrenci grubu Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs kapısına yürümek istedi. Ancak polis öğrencilerin yürüyüşüne izin vermedi ve öğrenciler abluka altına alındı. Polisle uzun süren görüşmelerin ardından beşli gruplar halinde üniversitenin Güney Kampüs girişinin önüne gitmelerine izin verilen öğrenciler, burada geniş güvenlik önlemleri altında açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“YÖK üzerinden tüm üniversiteler rejimin kuşatması altına alınmış durumda”

“Boğaziçi Üniversitesi, dört yılı aşkın süredir saray rejiminin işgali altında. Ancak biliyoruz ki bu işgal yalnızca Boğaziçi ile sınırlı değil; darbe kurumu olarak kurulmuş ve rejimin üniversiteleri tahakküm altında tutma aracı olarak kullandığı YÖK üzerinden tüm üniversiteler rejimin kuşatması altına alınmış durumda. Bizler, bu kuşatmaya karşı yıllardır kampüslerde, sokaklarda direniyoruz ve bu direnişi büyütüyoruz. 19 Mart darbe girişimiyle birlikte isyanımız artık yalnızca üniversite kampüslerinde değil; Hisarüstü’nden Beyazıt’tan, Saraçhane’ye Şişli’ye Taksim’e taşmıştır. O günden bu yana binlerce arkadaşımız sarayın polisleri tarafından işkenceye uğradı, tacize uğradı, şafak operasyonlarıyla gözaltına alındı. Yüzlercesi tutuklandı, ev hapsine mahkum edildi. Pek çok sıra arkadaşımızı tek adam rejiminin hizmetine girmiş yargıdan söküp aldık, tahliyelerini sağladık. Ancak aralarında kronik kalp hastası Esila’nın da bulunduğu 50 arkadaşımız hala rejimin zindanlarında tutsak. Bu tablo, açık bir siyasi rehin alma operasyonudur. Bizler, tek bir arkadaşımız bile esaret altındayken normalleşmeyeceğiz. Normalmiş gibi davranmayacağız. Tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu vesileyle bir kez daha haykırıyoruz tüm siyasi tutsaklara özgürlük.

“Tek adam rejimine karşı kazandı ve bundan sonra da kazanmaya devam edecek”

Bugün 10 Mayıs 2025. Boğaziçi Üniversitesi’ne yönelik işgal sürecinin bir devamı olarak, bugün okulumuzda, kapısından dahi alınmadığımız okulda, Mehmet Şimşek başta olmak üzere saray rejiminin sekreterleri, sözde bir “finans zirvesi” için toplanacaklarını duyurdu. Boğaziçi öğrencileri olarak iktidarın maşalarına, sermayenin kölelerine, ‘kamuda tasarruf tedbirleri’ ile saray rejiminin şatafatından değil bizlerin eğitiminden kısan Mehmet Şimşek’e, sadece son yılda bile yüz binlerce insanı katleden soykırımcı İsrail’le ortak bir doğal gaz boru hattı projesi sürdüren Alparslan Bayraktar’a geçit vermemek için diğer üniversitelere birlik olmak, bir kez daha öğrenci dayanışmasını göstermek için çağrı yaptık. Çağrımıza Galatasaray, Bilgi, Mimar Sinan, Yeditepe, Sağlık Bilimleri, Koç, Kadir Has, Bahçeşehir, Yıldız Teknik ve İstanbul Üniversitesi öğrencileri sessiz kalmadı ve yüzlerce öğrenci, yine hep birlikte sermaye düzenine karşı sesimizi yükseltmek için bir araya geldik. İktidarın bakanlarını kampüsümüzde istemiyoruz dedik ve sadece eylem çağrımızla bile Mehmet Şimşek ve Alparslan Bayraktar’ın sözde finans zirvesine katılımlarına engel olduk! Bizler biliyoruz ki bu kazanım, bugün burada olan ve bize desteklerini gösteren bütün öğrencilere aittir. Öğrenci dayanışması bir kez daha tek adam rejimine karşı kazandı ve bundan sonra da kazanmaya devam edecek.

“Kampüslerimizi bu çürümüş rejime bırakmayacağız”

Yıllardır kayyum rektör Naci İnci’nin 30’dan fazla arabasına, 10 milyonluk lüks ofisine, yandaş yemekhane şirketine sınırsız kaynak ayıranlar; bizleri kütüphanesiz, yurtsuz bırakanlar, şimdi de Taşoda Müzik Festivali’ni son dakika kararıyla finallerin bitiminin ardına erteleyerek öğrencileri üniversite kampüsüne sokmamaya karar verdi. Bu zihniyet Boğaziçi'nde sadece bir işgalci değil, doğrudan öğrenciyi hedef alan, üniversite kültürümüzü tehdit eden bir düşmandır. Ve yalnızca Boğaziçi’nde değil İstanbul Üniversitesi’nde, Bilgi’de, Galatasaray’da ve Türkiye’deki tüm üniversitelerde bu işgalci düzen tahkim edilmiş durumda. İTÜ’de ÖGB’lere öğrenci dövdüren zihniyetle Bilgi Üniversitesi’nde Spring Fest’i iptal eden zihniyet aynı olduğu gibi İstanbul Üniversitesi’nde gökkuşağı bayrağına saldıran rektörlük destekli faşist çetelerle Anadolu Üniversitesi'nde Ali İsmail Korkmaz duvarını karalayanlar aynı kişilerdir. Ama biz buradayız. Direniyoruz. Vazgeçmeyeceğiz. Kampüslerimizi bu çürümüş rejime bırakmayacağız. Bu karanlığı dağıtana kadar her yerde, hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz.

“Deprem gibi en kritik konularda bile görüşme ve bilgi alma taleplerimiz sistematik olarak geçiştirilmiştir”

Sözde Finans Zirvesi’nin duyurulmasının ardından yaşam alanı kampüsümüz olan en az iki köpek, okul yönetiminin emriyle toplatılmaya çalışıldı. Öğrencilerin ısrarlı çabası sonucunda bu gerekçesiz eylemden şimdilik vazgeçilse de kampüs hayvanları üzerindeki tehdit devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda Kuzey Kampüs’te başı taşla ezilerek katledilen kedinin failine dair bir bilgi dahi alınamadı. Kadın öğrencilerin dirençsiz olduğu için tacize uğradığını, bu yüzden dört bir yanımızın güvenlik kameralarıyla çevrelendiğini söyleyen Naci İnci ve kadrosu, kampüslerimizde gerçekleşen böylesi dehşet verici bir olayın failini bunca güvenlik kamerasına rağmen hala bulamamış, öğrencilere ve kamuoyuna bu konuya dair en ufak bir bilgilendirme yapmamıştır. Sadece bu konuda değil, hayatımız söz konusu olan deprem gibi en kritik konularda bile görüşme ve bilgi alma taleplerimiz sistematik olarak geçiştirilmiş, yok sayılmıştır.

“Bugün de Güney Kampüs’ü sizlere teslim etmeyeceğiz”

23 Nisan’daki depremin ardından Boğaziçi öğrencilerinin toplanma alanı olan Güney Meydan’da kalmak için çadırları ile gelen öğrencilerin çadırları ertesi sabah ÖGB tarafından apar topar toplandı. Bizler biliyoruz ki bu tepkinin sebebi 12 yıl öncesine dayanan bir korkunun eseridir. Direnişimizle sermayeye teslim etmediğimiz Gezi Parkı'nda toplanan insanların deprem sonrası toplanması dahi iktidarı rahatsız etti. Deprem sonrası can korkusuyla Gezi Parkı’na sığınmış aileler iktidarın polisi tarafından Gezi Parkı’ndan kovuldu. Biz Gezi Parkı’nı, Gezi Parkı’nın ağaçlarını bu günler için savunduk, bunun için mücadele ettik. Gezi Parkı’nı 12 yıl önce iktidarın maşalarına teslim etmediğimiz gibi bugün de Güney Kampüs’ü sizlere teslim etmeyeceğiz. Gezide düşene, dövüşene, ağaçların vekiline bin selam olsun.

“Bizler ne saray rejimine ne de sermayeye boyun eğmeyeceğiz”

Şu anda Güney Kampüs’te düzenlenen sözde ‘Finans Zirvesi’, iktidarın kampüslerimizde yıllardır uyguladığı işgal politikalarının bir parçası olmanın ötesinde, saray rejiminin sermayeye itaatkar kadrolar yetiştirme planlarının bir başka adımıdır. Ancak bizler ne saray rejimine ne de sermayeye boyun eğmeyeceğiz. Basın açıklamamızı tamamlarken, dün 10 yıldır alamadığı tazminat hakkını talep ettiği için Çalık Holding tarafından dövülerek katledilen Erol Eğrek’i anmak istiyoruz. Tazminat hakkını aradığı için katledilen Erol Eğrek’i, Boğaziçi Üniversitesi yurt inşaatında öldürülen ve ölümünün üstü kapatılan Abdülkadir Doğan’ı, Özyeğin Üniversitesi’nde fakülte inşaatında öldürülen Hasan Demirtaş’ı, katledildikten sonra yakılarak bir köşeye atılan Vezir Mohammed Nourtani’yi ve sermaye tarafından katledilen daha yüzlerce, binlerce işçiyi unutmayacağız, unutturmayacağız. Üniversite kampüslerinden sokaklara Türkiye’nin her yerinde sürdürdüğümüz mücadelemiz yalnızca yozlaşmış yargıya ve tek adam rejimine karşı değil, sermayeye karşı da devam ediyor ve edecek. Tüm dostlarımızı Çalık Holding’e karşı direnişe davet ediyor; bir kez daha haykırıyoruz: Genel grev, genel boykot, hemen, şimdi”

 

 

Kaynak: ANKA