(İSTANBUL) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, terör örgütü PKK'nın kongresini topladığını ve çok önemli kararlar alındığını duyurmasına ilişkin, “Sayın Bahçeli'nin tarihi çağrısıyla cumhurbaşkanımızın da sarsılmaz büyük kuşatıcı iradesiyle ortaya koyduğu sürece bir cevap vermeyle ilgili bir kongre hazırlık süreci geçirdi. Bu son iki haftadır devam eden bir süreçti. Çeşitli formlarda toplanıp artık genel kongrenin kararını oluşturmaya çalışıyorlar anladığımız kadarıyla. Bugün haberlere bunların ilan edileceği bilgisi geçildi ama bir müddet daha anlaşılan bunu bekleme durumunda olacağız örgütün bu tarihi çağrıya cevabını duymak için.” değerlendirmesini yaptı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 24 TV'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fidan, terör örgütü PKK'nın kongresini toplaması ve çok önemli kararlar alındığını duyurması üzerine şunları söyledi:

"Türkiye’nin terörle mücadele tarihi ortada ve özellikle cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu yıllardan itibaren AK Parti hükumetlerinin arka arkaya hem demokrasi ilerletme hem ülkenin güvenliğini daha iyi noktaya getirme ve bunu yaparken de hem milli ideolojileri ve milli teknolojileri kullanarak ve milli karar alma mekanizmalar kullanarak bu işi bir yere getirme ile ilgili ciddi bir irade savaşı oldu.

“Bir müddet daha anlaşılan bunu bekleme durumunda olacağız 

Geldiğimiz nokta itibarıyla bakacak olursak örgüt Sayın Bahçeli'nin tarihi çağrısıyla cumhurbaşkanımızın da sarsılmaz büyük kuşatıcı iradesiyle ortaya koyduğu sürece bir cevap vermeyle ilgili bir kongre hazırlık süreci geçirdi. Bu son iki haftadır devam eden bir süreçti. Çeşitli formlarda toplanıp artık genel kongrenin kararını oluşturmaya çalışıyorlar anladığımız kadarıyla. Bugün haberlere bunların ilan edileceği bilgisi geçildi ama bir müddet daha anlaşılan bunu bekleme durumunda olacağız örgütün bu tarihi çağrıya cevabını duymak için.

Burada herkes iyi ve iyimser olmak istiyor gerçekten Türkiye’de geldiğimiz noktada aslında insanların tarihi zaten sosyal kaynaşması, milli birlik, bütünlük, kardeşlik ve demokrasimizin geldiği nokta insanlarımızın siyaset yoluyla gündemlerini ilerletebilmeleri, istediği imkana sahip olmaları hiçbir ayrımcılığın olmaması meselesi Türkiye'de aslında terörün zeminini çoktan ortadan kaldırmış durumda. Fakat yanıbaşımızdaki komşularda demokrasi eksikliğinin veya istikrar eksikliğinin olduğu ülkelerde hala örgüt kendine yer bulabiliyor. Yani örgüt bu ikilemi yaşıyor Türkiye’deki şartlarla diğer ülkelerdeki varlığı farklı formlarda. Dolayısıyla artık bu ikili hayata bir son verilmesi gerekiyor.

Bu noktada tabii ki beklentimiz olumlu bir cevap çıkması yönünde ama daha önceki beyanlarımda da ifade ettim biz bütün hazırlıklarımızı gerek demokrasi yürüyüşümüzü gerek ülkemizin bağımsızlık ve milli birlik bütünlük mücadelesini kendi imkanlarımız ve mücadelemizi göz önüne alarak yapıyoruz ama buradan olumlu bir cevap çıkması bizim için tabii ki fevkalade önemli bir husus olur. Özellikle yani geçtiğimiz dönemle kıyasladığımız zaman tabii ki şu anda geçtiğimiz sefer bu yapılırken arazideki dinamik şartlar daha farklıydı yani Türkiye’nin terörle mücadelesindeki sahip olduğu imkan ve kabiliyetler, teknoloji, istihbarat ve operasyon kabiliyetleri daha sınırlıydı süre içerisinde bunun ileri gitmesi fevkalade önemli oldu.

'Medeni bir şekilde siyasetini ilerletebileceği bir zeminin inşası için herkesin çalışması gerekiyor'

Süre içerisinde tabii ki özellikle Türkiye’nin her tarafına götürülen altyapı üstyapı yatırımları ve hiçbir ayrımcılığın olmaması ülkedeki ekonomik refahı herkesin paylaşıyor olması demokrasinin aksaksız kesintisiz işliyor olması bu aslında bugün geldiğimiz noktada hem demokratik duruşumuz hem güvenlikle ilgili kat ettiğimiz mesafe bizi çok avantajlı duruma getirmiş durumda. Bu aslında örgütün bu noktada alacağı kararla ilgili işini de kolaylaştıran bir nokta. Örgüt lideri Öcalan da adadan yaptığı çağrıyla esas itibarıyla bütün bu şartları göz önüne alarak bu çağrıyı yaptı. Kongrenin toplanmasını ve örgütün kendini fes etmesini silahları bırakmasını ve illegaliteye son vererek legal zeminde hayat bulması konusunda bir çağrı var. Silahların olmayacağı illegalitenin son bulacağı ve legal imkanlarla insanların kendi medeni bir şekilde siyasetini ilerletebileceği bir zeminin inşası için herkesin çalışması gerekiyor.

İllegalitenin son bulması şu demek: şimdi silahların bırakılması tek başına yetmiyor yani insanların silahı bıraktıktan sonra, modern zamanlarda zaten üç yüzer dört yüzer şekilde silahlı unsurlarla dolaşamıyorlar bu kadar hava üstünlüğünün olduğu bir yerde örgütler kabiliyetlerini ve imkanlarını şehirlere kaydırıyorlar. Oradaki illegal örgütlenmeler milis örgütlenmeleri gerektiği zaman silah kullanacak unsurların hazır tutulması meselesi gibi illegal yapıları istihbari yapılarının ortadan kaldırılması gerekiyor. Demokratik, şeffaf, herkesin görebileceği hesap verilebilir bir örgütlenme modelini, nasıl bütün siyasi partilere derneklere vakıflara sivil toplum kuruluşlarına Türkiye’de bu imkan tanınıyor. Örgüt için kolay bir karar değil kendi içerisinde de çok fraksiyonların olduğu bir husus ama örgüt liderliğinin bu konuda ortaya koyduğu açık tavrın bir cevap bulması beklentisi var. Ondan istifadeyle gündem ilerletilmesi.

'Artık silahlı mücadelenin olmadığı, herkesin özgürlüğü paylaştığı bir bölgeyi inşa etmemiz gerekiyor'

Bu örgüt için kolay bir karar değil. Kendi içerisinde de çok franksiyonların olduğu bir husus ama örgüt liderliğinin bu konuda ortaya koyduğu açık tavrın cevap bulması beklentisi var. Yani burada dediğim gibi biz de olumlu bir beklenti içindeyiz ama olmaması demek de hayatın sonu değil. zaten olumlu olmayan bir duruma göre biz mücadele içerisindeyiz. Toplumsal birliğimiz, demokrasimiz, mücadelemiz… Ama bu olursa gerçekten masum insanların, masum gençlerin dağa çıkması, kanın akması, toplumsal birliğin sürekli bir tehdit altında olması, bir takım daha ileri bölgesel düzenin kurulması… Bu Irak’a da etki edecek, Suriye’ye de etki edecek. Oralarda yapılması beklenen aynı Türkiye’deki gibi çok ileri yatırımlar var. Kalkınma yolu bir taraftan, şimdi Suriye’de yeni bir düzen kuruluyor. Artık silahlı mücadelenin olmadığı, herkesin birbirine saygı duyduğu ve refahı paylaştığı, özgürlüğü paylaştığı bir bölgeyi inşa etmemiz gerekiyor.

PKK'ya destek veren ülkelerin tavrı ne olur?

Örgütün süreç içerisinde bir vekil unsur olarak yabancıların tabirinde proxy olarak kullanıldığı hizmet verdiği ayakta kalmak için ülkeler arasında yani asli amacının dışında başka ülkelere hizmet sunduğu ortada. Bu yani bin defa ispatlanmış bir konu. Ben örgütteki insanların da artık bundan çok fazla memnun olduğunu düşünmüyorum yani varlıklarını başka ülkelere hizmet sunarak devam ettirme ne kadar onurlu bir duruş o da tartışılabilir bir konu. Dolayısıyla var olan yeni şartlara göre bir durumu meydana getirecek bir karar alma süreci içinde olmaları gerekiyor. Şimdi diğer ülkelerin durumu ne olur? Tabii ki PKK’nın mevcut haliyle Türkiye’ye ‘kan kaybettirecek’ bir durumda olması Türkiye ile bölgesel yarış içerisinde olan belli ülkelerin sadece bulunduğumuz bölgede değil Türkiye’yi kendisine rakip görüp ama buradaki kan kaybının Türkiye’yi orada kan kaybını yaşattığını düşünen ülkeler de var. Türkiye gibi potansiyeli çok yüksek ve bunu gün geçtikçe güçlü bir liderlikle cumhurbaşkanımız liderliği ile hayata geçiren kendi potansiyelini hayata geçiren realize eden bir ülkenin kan kaybı bir çok ülkenin işine gelir. Biz bunların üstesinden geliriz.

'Suriye ve Irak‘taki ayaklarına nasıl yansıyacağını göreceğiz'

"Suriye ile ilgili temel kararların Suriyeliler tarafından alınması prensibiyle biz hareket ediyoruz bu önemli bir konu. Bizim için önemli olan başından beri Türkiye’yi de tesir altına alan silahlı terör unsurlarının bölgede olmaması. Şimdi PKK’nın kendisine lağvetme ve silahları bırakma kararı alması durumunda bunun Suriye ve Irak‘taki ayaklarına nasıl yansıyacağı meselesini zaman içerisinde hep beraber göreceğiz. Şu anda bir takım ileri yorumlar ve okumalar yapıp varolan potansiyel konuları da aslında önüne geçmekte istemiyorum ama bütün bunların hepsini görüyoruz, tartışıyoruz çok fazla alternatif senaryomuz var çok fazla bir araya geliyoz İstihbarat, Dışişleri, İçişleri, Savunma cumhurbaşkanımız çok bu konulara arz ediyoruz.

Bu konuda bütün alternatif konulara hazırız ama dediğim gibi ya siyasi irade şu anda aslında beklenti terörle mücadelenin de ötesinde biraz artık Türkiye’nin kendi tarihsel mümtaz toplumsal dokusunu artık toplumsal siyasete yansımış olması fevkalade önemli olur. Onun için bu işin sembolizmi de son derece önemli diye düşünüyorum. Yani pratikte zaten biz ortaya koymamız gereken hem güvenlik mücadelesini terörle mücadeleyi hem de demokrasi mücadelesini yaptık. Bundan sonrası dediğim gibi sembolizmle artık insanların daha iyi bir Türkiye için beraber çalışabilecekleri bir ortamı oluşturmak.

Suriye ve Irak’ta ciddi bir kaygan zemin var. Şimdi buradaki kaygan zeminin genel itibari ile daha iyileştirilmesi için Türkiye gerçekten çok yapıcı bir dış politika izlemekte. Çok bütüncül yaklaşıyoruz biz sadece kendimize ait hususları göz önüne almıyoruz, biz hep şunun farkında olduk hükümet olarak baştan beri: ülkenin tamamı ile ilgili bir yapıcı zihniniz yoksa kuşatıcı zihniniz yoksa oradaki herhangi bir parça sorunu çözmeyle uğraşmanız size bir şey getirmiyor. 30 sene de uğraşsanız bir şey yapamazsınız. Ülkenin tamamını yönelik bir vizyonunuzu ve bir kapsayıcı idrakınızın olması gerekiyor. Bu Irak olur Suriye olur başka bir problemli ülke olur ama şu anda dün Irak başbakanı da Türkiye’deydi gördüğünüz yani gerçekten Irak her geçen gün daha çok istikrara giden daha çok toplumsal hizmetlere odaklanan bir noktaya doğru gidiyor. Biz de bunu teşvik ediyoruz. Irak, Suriye, Türkiye’nin belli bölgeleri bölgesel çatışmaların silahlı çatışmaların yer aldığı bir yer değil, aynı dünyanın diğer taraflarında olduğu gibi batıda olduğu gibi çünkü imkanımız var kaynaklarımız var üstün bir medeniyetimiz var neden biz herkesi tatmin eden siyasal sistem ve barış ortamı kurmayalım."

SÜRECEK

Kaynak: ANKA