Sözcü'nün haberine göre, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı AK Parti Denizli İl Kongresi’nde Suriye’deki gelişmeleri değerlendirirken Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) eleştirdi. Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı'nın Esad'a olan yakınlığını ve yeni CHP Genel Başkanı'nın bu konuda rahatsızlık duymasının arkasında "farklı nedenler" olduğunu iddia etti. CHP ise Erdoğan'ın bu açıklamalarını mezhep siyaseti yapmak olarak nitelendirdi.
ERDOĞAN'I KINADI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında Manisa’da gazetecilerle bir araya geldi. Burada yaptığı açıklamalarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söz konusu açıklamalarını kınayarak "Mezhep siyaseti yapmak, toplumu bölmeye yönelik söylemler kabul edilemez" ifadelerini kullandı. Özel, CHP'nin Türkiye’de kardeşlik ve birlikteliğin teminatı olduğunu vurguladı.
"BASIN İLAN KURUMU, YANDAŞLARI ÖDÜLLENDİRİP MUHALİFLERİ CEZALANDIRIYOR"
Özel, "Bu resmi ilan gelirleri yeterli değil ve maalesef özellikle ulusaldaki muhalif basın bunun üzerinden terbiye edilmeye çalışılıyor. Sürekli cezalar verilerek. İnternet sitelerine verilen resmi ilanlarla ilgili kriterler çıtayı çok yukarı koyduğu için çok az sayıda site bunlardan yararlanabiliyor. Basın İlan Kurumu'nun siyasi bir tavır içinde yandaşları ödüllendirdiği muhalifleri cezalandırdığı bir süreç var. Bir husumetin olduğundan değil ama Türkgün Gazetesi normalde tiraja göre verilmesi lazım. Türkgün Gazetesi'ni hani rafta gören kim varsa biri gelsin. Belki en büyük yerde bir tane Türkgün gazetesi var. En çok ilan desteğini alan gazete Türkgün Gazetesi" dedi.
"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARTIŞMALI HALE GELDİ"
"Özellikle bir de Basın İlan Kurumu'nun dışında kamu bankalarının büyük şirketlerin, kamunun hissesi olduğu şirketlerin hatta kamunun etki ettiği özel şirketlerin yandaşlara reklamları yığdığı işte Türkgün Gazetesi'nin en çok reklam aldığı orada bir jest var Sayın Bahçeli'ye" diyen Özel, şöyle devam etti: "Hepimiz görüyoruz. Görmeyenin gözüne sokmak için yapıyorlar onu. Biri Devlet Bey'e söylesin diye. Altında da iktidara müzahirlik durumuna iktidara yakınlık durumuna göre azalıyor. Bir yerden sonra sıfırlanıyor. Mesela ulusal basında orada sıfır. Evrensel Birgün, Sözcü, Korkusuz, Nefes daha yeni çıktı belki yok. Cumhuriyet, ne kadar muhalif gazete varsa sıfır lirayla bir çıtanın üstünde üstünde iktidara ne kadar yakınsan o kadar yüksek ilan bir de Türkgün Gazetesi'ne beşi bir yerde takmışlar. Sayın Bahçeli'nin yüksek performansından dolayı iktidara verdiği destek noktasında. Tabii bunların hepsi basın özgürlüğünü tartışmalı hale getiren, basını sopayla havuçla terbiye etmeye çalışan çağdaş demokrasilerde olmaması gereken bir mevzu."
"DOĞRUYU YANLIŞ AYIRMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Özel, şunları söyledi: "Biz iktidar olduğumuzda basını nasıl ele geçiririz diye çalışmıyoruz. Biz iktidar olduğumuzda bir daha kimsenin ele geçiremeyeceği bir yazılı ve görsel basın için nasıl bir kanun olmalı ona çalışıyoruz. Bunu hukuk adalet sisteminde de öyle yapıyoruz. Çünkü eğer bu kadar basın ele geçirilmemiş olsaydı ülke bu hallere gelmeyecekti. O yüzden bizim olsun diye değil, bundan sonra özgür olsun diye çalışıyoruz. Bize yakın olsun diye değil, bundan sonra sadece meslek ilkelerine yakın, korkusuz, özgü olsun ve kendi çizgisinde yayınını yapabilsin diye çalışıyoruz. Bununla ilgili dünyaya bakıyoruz. Türkiye'nin geçmişine bakıyoruz. Doğruyu yanlış ayırmaya çalışıyoruz. Ama birinci önerimiz sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılıp tüm basın emekçilerinin sendika güvencesine kavuşmuş olması. Tabii kendi talepleri varsa ama mutlaka olacaktır."
"BASINDA SENDİKA, BİR ÇALIŞANI PATRONDAN KORUDUĞU GİBİ PATRONU DA SİYASETÇİDEN KORUYOR"
"Sendikalaşmayı zorunlu hale getirecek halimiz yok. İşin mantığına aykırı ama sendikalaşmanın önündeki tüm engellerin kaldırılması hiçbir kotarın bu kadar az istihdamın, esnek istihdamın olduğu hatta üzülerek söylüyorum. Bugün o konuda çok şikayet almadım ama Türkiye'de en çok aldığımız şikayet" diye kaydeden Özgür Özel, "Gazeteci çalıştırıyor ama sigortasını başka bir kottan yaptırıyorlar. Bu tip işelerin olduğu bir ülkede sendikalaşma meselesinde bütün engelleri kaldırmak lazım. Online ortamda kendi kararıyla bir tıklamayla sendikanın üyesi olup o onun için hiçbir limit, hiçbir sınırlama. Çünkü basında sendika, bir çalışanı patrondan koruduğu gibi patronu da siyasetçiden koruyor. Bu adam niye bunu yazmış dediğinde, ne bileyim abi, adamın sendikası var, karıştırıyorlar mı işlerini? Sendikal güvence altında adamlar dediği için Avrupa'da hiçbir siyasetçi, hiçbir patronu arayamıyor işte. O yüzden sendika hem gazeteciyi patronundan hem patronu siyasetçiden koruyacak" şeklinde konuştu.
GÜVENCE ALTINA ALINMASI GEREKEN KONULARI AKTARDI
CHP lideri, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "İkincisi gazete sahibi olmaması. Hiç kimsenin birden fazla bunun istisnaları oluyormuş. Onu çalışıyorlar mesela. Ekonomi gazetesi, spor gazetesi, haber gazetesi diye ayrılan segmentlerde aynı isimle olmak kaydıyla olabilir diye söylüyorlar. Gazetecilik yapanların gazete açtıktan beş yıl önce, bıraktıktan 10 yıl sonraya kadar kamu ihalelerine girmemeleri, devletle iş yapmamaları, gazete sahiplerinin ve medya sahiplerinin birinci, ikinci derece yakınlarının da bu işlerle eş zamanlı uğraşmıyor olmalarının güvence altına alınması lazım."
"SAYIN ESAD DİYORDU"
Bu konuların yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye üzerinden CHP'ye eleştirdiği ve bu sırada kullandığı dile dikkat çeken Özel, "Sayın Erdoğan dün efendim Esed rejimi yıkıldı diyor. Yine Esed'e döndük. Esad'tı el ele Bodrum'da tatil yapıyorlardı. Düşman oldu Esed oldu. Son bir yıl biz Suriyeli sığınmacıların gitmesi için Esat'la görüşülmesini söylediğimizde 'Ben görüşeceğim Esad'la' dedi. Esad'a döndürmüştü. Sayın Esad falan diyordu. Eski dosttan düşman olmaz diyordu. Şimdi Esat yıkıldı. Yine Esed'e dönmüş. Diyor ki ardından CHP yas tutuyor. Külliyen yalan. Ne yas tutacağız. Ben bir otoriter lider azaldı mı dünyadan? Neredeyse tef çalcam. İnşallah Türkiye'de de o günler gelecek. Ama yas falan tutmuyoruz da cümlenin devamı kötü. Hadi diyor eski genel başkanlarının bu konudaki diyor bir gerekçesi vardı. Malum sebepten diyor. Özgür Bey niye böyle yapıyor diyor. Şimdi burada yapılan iş çok tehlikeli bir iş. Kemal Bey'in inancı üzerinden Esed'in inancı üzerinden işte Esad Nusayridir, Arap Alevisi'dir. Kemal Bey Alevidir. O söyleyip de söylemediği bu. Burayı kaşıyıp Özgür Bey sen Sünnisin bu Arap Alevilerinin tarafında niye duruyorsun diyor" dedi.
"TAYYİP BEY, KÖTÜ KALPLİLERİN TARAFINDA"
Özel, son olarak "Birincisi hiçbir acıya hiçbir milli meseleye, hiçbir dış politik meseleye mezhep siyaseti üzerinden bakmadım, bakmam, bakanı da doğru bulmam, bu ülkeye en büyük kötülüğü yapar. Siyasetçileri, mezheplerine göre, inançlarına göre kategori etmek yerine kalplerine göre kategorize etmek lazım o inanç içinde olan bir şey ya, kötü kalpliler ve iyi kalpliler. Böyle tasnifler yapanlar kötü kalpliler. Tayyip Bey o tarafta, kötü kalplilerin tarafında. Çünkü Alevi, Sünni, Kürt'tür, kardeştir derken iyi. Ama Esed'i malum ben destekliyordu deyip burada mezhepçilik yapıyor. Bunu burada ifşa etmek ve bunu burada kınamak bu dilin çok tehlikeli bir dil olduğunu Tayyip Bey'e söylemek lazım" şeklinde konuştu.